Sensizliğin Başladığı Yerdeyim
Bir ıssız gecedeyim. Sensizliğin son demindeyim. Belki de yalnızlığın son akşamı. Gidip de dönemediğim bir yolun sonundayım. Sonunu bilmeden senin yanına gelme isteğindeyim. Umutsuzluğun son günüdür bugün. Ne geçmişimi silebiliyorum. Nede yarınımı biliyorum. Umutsuz dağların kimsenin bilmediği bir şahin yuvasında arıyorum sevdiğimi. Orası çok uzak ama bir o kadarda yakın. Kalbimin gidip de dönmek istemediği bir ölümün son virajını dönüyorum. Ne zaman döneceğim, onu da bilmiyorum. Hani belki de kalbimin sonsuz derinliklerindeki seni bulmak istiyorum. Arıyorum, yine yoksun.
Yokluğunun ilk akşamı mıdır beni hüzünlendiren, yoksa gidip de bir daha dönmeyişin mi? Daha onu bile bilmiyorum. Sadece içimde bir hüzün var.
Yokluğunun ilk akşamından kalan... Koskoca, yüreğimin çok derinlerinden gelen bir hüzün... Ben ise bu hüznün içinde boğuluyorum.
Bazen avazımın çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Şu yüce dağların en tepesinden bile duyulsun istiyorum sesim. Ya da uzayın o sınırsız boşluğunda duyulsun sesim. Belki de bir yerlerden sesimi duyarsında beni nasıl bir karanlığa sürüklediğini anlar ve aklının bir köşesinde benim ismim geçer diye. Ya da odamın karanlığında bir köşede düşünmek istiyorum. Nasıl da beni bırak o siyah günlere geri yolladığını oturup saatlerce, belki de günlerce düşünmek istiyorum. Düşünmem beni belki bir sonuca ulaştırmaz ama bazı şeylerin doğruluğuna inandırır beni. O doğruları bulmak beni mutlu etmez ama birazda olsa içimi rahatlatır diye düşünüyorum. Belki de sadece hayal kuruyorum. Nasıl olsa bir daha geri dönmeyeceksin.
Dediklerimin hepsini yaptım. Bazen kendi kendime bağırdım. Bazen ise sessizce bir köşede gittiğin o anı düşündüm. Ama ikisi de benim bu acımı bir nebzede olsa dindirmedi. Bende bu derdimi yazdığım şu iki satıra döktüm. Bir gazetede ya da bir derginin yalnızlar sayfasında yayımlanır diye yazdım. Ve sen belki bir şans belki de beni bırakıp gittiğin o erkek arkadaşının tavsiyesiyle okuyup bana nasıl acılar çektirdiğini anlarsın diye yazdım.
Ve anladım ki artık yazmanın da bir anlamı yok.
Çünkü sen geri gelmedin.
Ve ben sonsuzluğun başladığı yere doğru sürükleniyorum.
Acılar içinde...