Sessiz Çığlıklar
biz sesli düşünmeye alışmıştık ve sesli konuşmaya..oysa bağırırcasına susuyordun sen!...kulaklarımız erişemedi kalbine...kalbinde inleyen sessizliğe...
yeni hayatlar uydurmuştuk kendimize oysa..yeni insanlar bulmuştuk ve de..dayanacak bir şeylerimiz olurdu muhakkak...dayanacak bir şeyi olmayanları bilemezdik...kalbi yaralı bir kuş gibi, ölümünü bekleyenleri de...
sessiz çığlıklar edebi ifadelerin ötesine geçmedi malesef kalp lügatimizde...seslice susmayı beceremedik bir de...
hep yardım bekledik...hep acı çekeni kendimiz bildik...görmedik duymadık bu yüzden...bilmiyoruz en çok da, çığlık nedir, susmak nedir?...biz konuşmayı sevdik hep...büyük laflar etmeyi..ama duymayı bilmedik hiç..susup beklemeyi...
Bekle
Bekle dönüşü vardır zor sürgünlerinde
Bekle hatırla bizi dar günlerinde
Telli turnalar gibi, çifte kumrular gibi
Sarışıp bir sedir ağacı gölgesinde
Baharı selamlayıp, iki çift kelamlayıp
Gamsız günler gecelerdim elinde
Biz gülleri severdik, dikenleriyle
Koklardık kanayana dek ellerimiz
Gül dikensiz olur mu? Ahetmezdik
Bekle, bekle hiç pes edermiyiz?
Bir nasihat gibi bu sancılı hasret
Miyadını doldurup biter bir gün
Karanlık aydılığa kavuşur elbet
Siz ogün bayramı kutlamayı görün
Bekle sıcacık bir Haziran
Bekle ısıtıp sol yanını yatağında
mustafa ceceli
bekle