Sessiz Mahalle

İzmir Sığacıkta bir mahalle. Büyük bir mahalle burası. Denizin hemen yanıbaşında.Çam ağaçları ile kaplı, zeytin ağacı da çok, bir kaç tane selvi, iki tane çınar.
Ama daha çok çam ağacı. Hatta bir kere gittiğimde çamın reçinesi bulaştı güzel ağacı okşayayım derken..Ellerim yapış yapış oldu, nasıl temizleyeceğimi bilmedim, mahallenin çeşmesi de çıkaramadı. Evlerden birinin kapısını çalıp yardım isteyecektim ama,rahatsız etmek istemedim..

Burada evler çeşit çeşit kimi oldukça büyük ve bakımlı, bembeyaz bahçe duvarları ve o bahçede rengarenk bikiler, çiçekler.
Bazı evler bakımsız, yıkık dökük, bahçeleri de arsız otlarla dolu..Zillerde isimler silik, okunmuyor.Ama bu mahallede bunu önemseyen yok..
Sessiz bir mahalle burası. Göğe doğru uzanmış selvilerin hışırtısını duyarsınız. Denizin dalgalarının mahallenin girişindeki kayalara çarparken çıkardığı sesi, mavi suların üzerinde kayıp giden kayıkçı motorcularının sesini..Ana yoldan geçen arabaların seslerini birde.Bu sesler, çam ağaçlarından, zeytin ağaçlarından selvi ağaçlarından ve o iki tane çınardan o beyaz bahçelerden yıkık evlerden, bakımsız bahçelerden ihtişamlı köşkerden demir kapılardan süzülür süzülür sinsi bir sis gibi tüm mahalleye dağılır..Mahallenin sessizliği arabaların korno seslerini, denizin sesini, kayıkçı motorlarının sesini ve hatta rüzgârın sesini bile boğar.Bu mahallenin sessizliği tüm sesleri yok eder...

Sığacıkta da her yerde olduğu gibi akşam güneş çekildiğinde tüm evlerin ışıkları tek tek yanar..Bu mahallede yanmaz, sessiziliği sevdiği gibi karanlığıda sever bu mahalle. Mutfaklardan yemek kokuları yayılmaz, bardak tabak sesleri duyulmaz.Sığacık tatil beldesi, lokantaları kafeteryaları meyhaneleri akşamları şenlenirken, mahalle bu şenliğe kayıtsızdır. O mahallede zaten ne işlerinizi, ne eğlenceyi düşünürsünüz.Ne yarınki toplantıyı, ne halı saha maçınızı.

Kokusuz, sessiz ve düşüncesizdir bu mahalle..
Yanyanadır, zengin evleri ile fakir evleri. Bir sinema artistinin yanında bir inşaat işçisinin evi bulunabilir. Yaşlı bir bankacının hemen yanında yalnız yaşayan on sekiz yaşında bir genç kızın evi olabilir.Konya eşrafından bir hacı ile İzmir merkezden bir doktorun evi yanyanadır.Bir albayın evi ile bir kürdün evi, iki adımdır araları..

Kokusuz ve düşüncesizdir demiştim ama bunlar mahalle halkı için geçerli. Sizin için değil. Bu mahalleye geldinizmi huzurun kokusu ne renktir görebilir, duyabilir, hissedebilirsiniz. Düşünceleriniz o kadar temizlenir ve berraklaşır ki, dalgın seyrederken mahallenin evlerini ve evlerin kapı zillerindeki isimlerini okurken herşeyin ne denli basit olduğunu duyumsarsınız. Mutluluğun çırpınarak, savaşarak bulunamayacağını anlarsınız. Hayatın karmaşık ve çarpışık düzenini karşınızdakine saldırarak daha da aşılmaz, nizama sokulmaz hale getirdiğinizin farkına varırsınız.

Sözcükleriniz, tereddütleriniz, kırık örselenmiş yürekleriniz ve tüm düşünceleriniz saydamlaşır, nurlaşır.

İnsan düşünen hayvanmış ya hani, en bulanık en çamurlu düşüncemiz şidettir..

Eli kana bulanmış hiç bir düşüncemiz yokken asla kardeş olamayız..

İşte düşüncesiz dedğim mahalleden ayrılırken, size armağan ettiği düşünce..

Ve

Bu mahalleye gelirken, gelip geçtiğiniz yollardaki iz sizin izinizdir.Bir yerlerde takılıp kaldığınızı hissederseniz eğer bu mahalleye tekrar tekrar gelin derim.

Çünkü bu mahalleye her gelişinizde

Başlamanın, kaldığınız yerden tekrar başlamanın gerekli olduğunun farkına varırsınız..

04 Kasım 2010 3-4 dakika 45 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    Yıllardır her gittiğimde, gezdiğimde huzur bulduğum Sığacık, eşimin dedesinin buranın mezarlığına gömülmesinden sonra çok daha sık gittiğim bir yer..Bu yazı vesilesi ile Narlıdere huzurevinden Çınarcığa taşınan Ali dedeme ve tüm ölülerimize rahmet diliyorum..

    Her şey geçici!!