Sevda Yanığı Mektuplar 2
Bugün
takvimlerden 25 Şubat
Sevgili.
Gidişinin birinci haftası.
Nasıl mı? geçiyor günler dersin.
Gündüz eş /dost /akraba derken anlamıyorum zamanın nasıl geçtiğini.
Gece.
İşte asıl mesele karanlığı aydınlığa çevirmeye çalışırken, bitmek tükenmek bilmeyen kara bir delikde "tik tak" diye çalan saatler.
O saatler ağrılı ve sancılı geçerken,
ben yıldız tozu serpiştiriyorum yatağımın çivili yanına.
Yinede kör kalıyor karanlık, ışık uğramıyor hiçbir yanına.
Pencere önü nöbetlerim başlıyor şubatın zemheresinde.
Buz sarkıtı gecelerde, insan ın içi yanarmı hiç?
"yanıyor be" sevdam
yanıyor.
Ayın göğsünden sağıyorum, yangınımı söndürecek düşlerimi.
Hepsi de ziyan oluyor alevlerin ortasında.
Hayaller de kül olunca, geriye ne kalır ki?
Koca bir boşluk/hiçlik
Boşluğumu senin tamamlamanı isterken,
"sen"
gittiğin yerler de mutluymuşsun alıyorum haberlerini.
Belliki sevmemişsin beni.
giden mi acı çeker?
yoksa kalan mı?
güzel sevene hibe edilir bütün acılar.
Benden koşar adım gidişin de anladım bunu.
Bana kalan ayrılık külleri.
Onlara bile kıyamıyorum
biliyor musun?
Rüzgar esmesin istiyorum.
Savurmasın sen duygulu küllerimi.
Canım burnumda,
yazacak halimde kalmadı.
Ben şimdi yıldız tozu serpiştirdiğim çivili yatağımda sensizliği sayıklarken,
Sen kendine çok iyi bak,
kalbim hisseder /kalbinin yasını
derdime dert ekleme sakın.
Üzülme sen.
Üzülme sevgili.
Şimdilik bu kadar.
Her zaman yaptığım gibi,
Seni Rabbime emanet edip,
Sevgisizliğine dalma vakti.
HOŞÇAKAL yürek sızım.
Hoşça/kal
Fatma Berber