Sevgilime Devrik Cümleler

Sevgilime Devrik Cümleler
Kül Rüzgârı...
Sise yat, duman ol.



Bildiğin araba lastiği bu... Mürekkebi boşuna tüketme usta! Çivi yok mu?



I.

Tüm uçak seferleri iptal edildi. Yükseklik korkusu olan herkesi trene alabiliriz. İkinci paragrafa geldiğimizde, cümlelerin arkasında beklemeyi unutmayın ve araya girmeye çalışmayın; çok üşürsünüz!

Bir içim kar ten'ine yazılayım diye, kırmızı kestim dudaklarımdan...
Bir yıldızcıkla keseledim isimi sisimi... Pırıl pırıl oldum. Şimdi, uyuyabilirsin içimde. Kararmama teminatı veriyorum. Peşin fiyatına üç taksit. Olabildiğince az hüzün, olabildiğince çok tebessüm... Ama; kapalı alanlarda sigara içmenin suç kanunun bilmemkaçıncı maddesine göre yasak olduğunu sakın unutma.

İhtiyaç anında;
ellerini boynuma dola... Nefesine üflerim ben.

II.

Aralık... Çok aralık, bu ay. Kirpiğinden bir köprüde yürümeyi akıl etmeseydim; buz tutacaktım her kelimede. Bir adım sonrası cehennem. Sur'a yaklaşmış suratsızlık... Taze ekmek kokusu var parmaklarında. Savaş hazırlığındaymış gibi dokunmadım. Dokunmadım vallahi, sakladım!
Maymuncuklarımın karnına açtığım kumbaraya daldırdım elimi, duvarla bir oldum, rakamla iki...

H-iç! Dedin... H-iç suyu, hazır ol bekle... Geriye sar, dinle.
Aralık, Ocak, Şubat... Ortada kalmadık; hadi yine iyisin. Tanrı falsoyu verdi; bu el bana kalır...
?Yettiği kadar aşk borçlusun bana.?

III.

Başınızı eğmeyin, görüş alanınız daraldıkça, imgeleriniz patlayacak derlerdi de inanmazdım. Ne yani? Anca kıçıkırık bir apartman ışığı görünce mi yürürlüğe girecekti gecenin imtiyazları?
Ya sözlükle, sözcünün yolları ebediyen kesişmezse?
Kısır mı kalır... Sis? Gölgemi okşa. Kölen olayım... Gör bak, kuduracak sularım... Bu kör çöl rüzgârıyla hem de...
Diken, diken toprağım... Ten'im. En yakışıklı çiçeğim....
Sesini apostroflarımın koynuna as.... Sık gider eli'm mâhkum... Dilim düş-er.

Erguvan yaprakları, bu kadar küçük olmasaydı... Ohoo... Daha büyük sallayacaktım ben, olmadı şimdi.

IV.

Kaç harfti adın, sevgilim? 1 2 3 4 5 6 7 8... Tabii ya! Sekiz!... Hep korkmuşum, çok korkmuşum yazmaktan. Bu titreklik nereden geliyormuş, bak sen şu işe.
Bir erguvanda kaç yaprak vardır ki en fazla? Bir parça varsa elimde şimdi, saklar bozdurmaz mıyım sana... Boylu boyunca uzansın ve ağladıkça, yıkandıkça açılsın diye ruhumun çamaşırları...

A-
ma dikkat et! Cümlelere basmak da izmarit atmak da yasak.

B-
ulaşıcıdır üstelik.

Ahh tanrım! Bir ürkülecek hastalık olmadığım kalmıştı... Elimden bir doz alır mısınız? Cümlelerinizden bir kalkan edinip, içinize geçmek istiyorum. Güvenli koyum, yaralı kayığım. Yüzmesini de bilmem ki...
Yüzdür beni içine!

V.

Doğru mu duyuyorum... Siren sesleri, yakında... Park yeri çok arkada kaldı. Umarsız balıkçının kelepir teknesinde küsüratsız ketenpereye geldik. Dibi delik bu acının... Mutluluğa kafa tutuyor hâlâ ya da mu't ona...

Kayboldum!

Hep körlüğümden... Aç şu ışıkları. Tanrım... Cenin? Neresi burası, yüzünde miyim? İkinci derim... Sahici der'im.
Göğsümün ekşiyen yasemin kokusuna inat sür beni içine ve buruşturma yüzünü... Mü.

Düş sancısı ki doğrulur, premature. Kelebek tozu, dur hapşurma. Karabiber... Diline, neşene.... Bal, badem... Sürme dur.

Dökül iç'ime, saçlarımdan daha çok...

19 Ağustos 2009 3-4 dakika 5 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar