Sevgi/siz Olabilir misiniz
Zamanın denklanşör'ü yine patlıyor yüzümde ve siyah beyaz fotoğraflar geçiyor mazinin sisli gözlerinden.
Dün fütursuzca meydan okurken yıllara ve etrafımda çoğalırken kalabalık,bugün yanımdakilerin tenhalara çekileceği korkusuyla içimi titretiyor düşündüren yalnızlık.Zamanın basamaklarını tırmanırken, hiç tökezlemeyecekmişim gibi hissederdim.Gençliğimin kudreti hiç tükenmeyecek sanırdım.Yaş ilerledikçe tereddütler çoğalıyormuş meğer insanın cebinde.
Lakin düşünüyorum da yaşarken pişman olduğum bir şey yok gibi aslında.Kazandığım her şeyi hak ettiğimi düşünüyorum.Üstelik ben paylaşılamayan çocuk.Teyzemin çocuğu olmaması nedeniyle,beni büyüten teyzem ve eniştemi bir anne baba olarak bilmem,daha sonraları gerçek annemle ve babamla tanıştıktan sonra,hepsiyle kaynaşıp büyük bir aile olmam,tüm ilgi ve sevginin üzerimde yoğunlaşması belki büyük bir avantaj sayılırdı,diğer çocuklara göre.
Lakin buna rağmen bunun bazı zorluklarını da yaşadım zaman zaman.Çünkü hep tedirgindim.Hangisini daha fazla sevsem diğerinin kırılabileceğini düşünüyordum.O yüzden anne ve babamı severken,diğerlerinin etrafımda olmamasını kolluyordum.Ne yapayım böyle bulmuştum doğrunun ortasını.Yoğun sevgi ve ilgiyle büyüdüm ben.Evimin en büyükleri dedem ve ninemle birlikte en küçükleri ben evin neşe kaynaklarıydık.Büyüdüğüm evde hep bir kardeşim olmasını istedim lakin bu pek mümkün olmadı.(teyzem)Annem'in düşükleri ve ölü doğan erkek kardeşimin ardından annemin tekrar hamile kalması ancak bir mucize olurdu.
Artık genç kız olmuştum.İlk aşkı tattım.Bu aşk'ı içimde hep gizli gizli yaşadım.O zamanlar cep telefonları internet yoktu.Dışarı çıkmam kısıtlıydı.Masumca bir sevgiyi,uzaktan uzağa zararsız ve sessiz.Onu uzaktan bile görmek yetiyordu.Bu sırrı zamanla beni çok seven anneannemle paylaştım.Canım anneannem benim tek arkadaşımdı.Bu sırrı ölene kadar sakladı.Lise yıllarımdı.Başımda kavak yelleri esiyordu.Lakin hiç bir zaman bu esintiye kapılmadım.Çocukluğumdaki gibi gençliğimde de durgun ve sakindim.Çünkü böyle yetiştirilmiştim.Bir gün okuldan eve geldiğimde müjdeli bir haber aldım.Bir mucize gerçekleşmişti,annem hamileydi,bir kız çocuğu oldu.Sevinçten çıldırmıştım adeta,bir kardeşim olmuştu nihayet,aradan iki yıl geçmişti,bir kız kardeşim daha oldu,sevincim ikiye katlandı.Ev büyükten küçüğe sanki bir panayıra dönüşmüştü,gelen akraba ve komşular,bu mücizenin benim sayemde gerçekleştiğini söylüyorlardı,annem beni büyüttüğü için,bu Allahın anneme bir lütfuydu.Lakin zamanla bir şeyin farkına varmıştım.Artık sevgim bölünmüştü,bana ilgi azalmıştı.O zaman ki ruh halimle biyolojik anneme dönmüştüm.
Benim onları terkedişim büyüdüğüm o evde büyük bir yıkım olmuştu.Anneannem aradan çok geçmeden vefat etti.Annem(teyzem)bana buruktu,haklıydı kardeşlerimi büyütürken yanında olmalıydım,çünkü o beni büyütürken hiç terketmemişti.
Şimdi bu tablo karşısında,bir gerçeği aydınlığa kavuşturursak,doğuran mı,büyüten midir gerçek anne?diye sormalıyım.
Ben yııllarca bu ikilem arasında kaldım,orta yolu hala bulamadım.Çünkü tam kendi anneme kavuşmuşken onu ebediyete kadar kaybettim ve hiç sevgisine doyamadan.
Şimdi yaş kemale erince anlıyorum.
Sevgi emek demek,sevgi yürek demekmiş.Sevgi sonuna kadar sevdiklerin için mücadele etmekmiş.
Dün doğurup büyüttüğüm ve hiç terk etmediğim evlatlarımın,bugün beni terk ederler mi acaba düşüncesi bile delirtiyor beni.
Yaşadığım bu hayat yolculuğunda tek sermayem sevgiymiş.Zamanın son takvimi düştüğünde bir gün buruşuk avuçlarıma,sakın beni yalnız bırakmayın sevdiklerim.Sevgisiz yaşamadım,sevgisiz de ölemem ben.