Sevmek Neydi
Sahi sevmek neydi!
Bir çocuğun tebessümüne dünyaları değişmem. Hele onun ağlayışını her duyduğumda içim sızlar, kötü olurum. Sevmeyi öğrenen çocuk zarar verebilir mi başka bir canlıya?
Öğrenmemişse tabi ki her davranış onun için mubah olacaktır...
Sevmeyi bilmiyoruz, kadını, erkeği çocuğu ve hayvanları...
Sahiplenme duygusuyla yanıp tutuşuyoruz maalesef, sanki biz yaratmışız gibi...
Yüce yaradan o yüzden; birbirimizi sevmemizi, sadece ONA bağlanmamızı, baki olan onun sevgi/lisi olmamızı kalbimize işlemez mi?
Bu manada biz kim oluyoruz ki bir başkasına zorla kendimizi sevdirmeye kalkalım, onun kölesi ya da kulu gibi görelim. Sevmek bizim ışığımız iken biz onu karanlıklara yobaz düşüncelere maddesel işlevlere mahkûm etmekteyiz.
Sevgi; aşk demekti, yüreğinden iyi dileklerin geçmesiydi. Paylaşmaktı sevgi, huzuru istemekti ötesinde...
Bağımlı köle yapmak değildi. Mutlu etmekti her daim. En önemlisi ise Saygını sonsuz vermekti...
O zaman aşk çoğalır, taşar ve dünyaları aydınlatır. Güzellikler bulaştırır çevresine, mutsuz görmek istemez hiçbir zaman sevgili. Onu sever hem de çok, ama bir gün yanından gidebileceğini de düşünerek, onsuz hayatın devam edebileceğini bilerek.
Bu öyle sevgidir ki, onun gülüşünü seyre dalarak müzik dinlemek gibi, ruhunu onun yanında huzura erdirmek gibi.
Zorla sevdirmemiştir ki kendini, satmamıştır sevgisini mal gibi. Hiçbir zaman yalan söylememiştir gözlerine. Seviyordur işte herkes gibi ama herkes değildir.
Sokakta işlenen cinayetler, taciz, tecavüz ve bir sürü kötü işler sevgisizliktendir.
Adam kadını neden cinayet işleyecek kadar kıskansın, ya da kadın adamı. Üzerine bir kıskanmak kılıfı geçirip topluma ahlak dersi veren cahiliye insanlardır bunlar. Sevgi asla bir yaratılmışa zarar veremez. Onu bırakın sözle bile incitemez.
Dedikoduyu düşünün. Yasaktır değil mi, neden?
İnsanları birbirine kötülediği ve sevgiyi ortadan kaldırdığı için. Bu anlamda biz kim oluyoruz ki sevgiyi şiddete dökerek kendimizi haklı konumuna getirmek istiyoruz. Haber kanalları her gün başka bir şiddeti gösteriyor. Komşu komşusuna, erkek kadınına, doktorlar hasta yakınlarından, hayvanlar ise insanlardan hep şiddet görüyor. Kimi öldürülüyor kimi yaralı... Trafik ise içler acısı....
Cinsellik yolunda epey kat ettik. İnternet dünyasındayız ya, her şey önümüzde meyve salatası gibi. Sağlıklı her insanın yaşayacağı cinselliği maalesef başka tarz başka bir boyuta koyarak anı yaşıyor gibiyiz. Hoşlanma dürtüleriyle yolculuğumuza devam ederken karşımızdakinin art niyetini anlayamıyoruz bile.
Sevgiyle aşkı bütünleştirirken cinselliği en aşağıya koymamızın sebebi de bu değil mi? Bölünüyoruz çarpanlara bölenlere. Her kıvılcımı aşk sayıp şehvetle hemen kucaklaşıyoruz. İhtirası aşk sayıp gök kuşağı oluveriyoruz. Tüm bunlar bizi zevklendiriyor belki, ama mutlu etmiyor... Sevgi olmayınca içinde bölük pörçük ve bir yarım kalmışlık söz konusu.
Tüm bunlar olup biterken bizler çocuklarımıza nasıl örnek oluyoruz acaba?
Aile, toplumları sonrasında ülkeyi oluşturduğuna göre, en iyi insan yetiştirmek yine aileden sonra çevreye bağlı. Çocuklar hepimizin, onların canı yandığında bizim yüreğimiz kanamalı. Duyarlı ve sevgi dolu merhametli olmalıyız. Sevmeli hem de çok sevmeliyiz.
Erkeği kadını çocuğu ayırt etmeden. Sevmeyi, sahiplenmek yerine, güvenerek taçlandırmalıyız.
Sevmek gönlünü hoş etmekti, sorgulamadan...
Kimsesiz oluşunu anımsayarak birlikte yol almaktı
Aşkın her halini beraber yudumlamaktı
Söylenmiş en güzel kelimeleri sıralamaktı
Ruh raks ederken beden diliyle göstermekti
Gönlün bitap düştüğünde sımsıkı sarılmaktı
Gülüşlerinle tüm evreni aydınlatmaktı...
Velhasıl sevgiyle kalın (:
"DnZ
Sevgi de en önemli olgu kanımca paylaşmak olmalı. Beraber olduğunuz insan ile hayatınızı, acılarınızı, sevinçlerinizi paylaşıyorsunuz. Ve tabi diğer canlılara gösterdiğimiz sevgi, merhamet duygusu ki çoğu kimselerde son zamanlarda göremiyoruz. Gazetelerin ikinci sayfaları birbirini bir hiç uğruna adını aşk sevgi koyarak öldürmeleri haberleri ile dolu ki bunlar aslında tamamen kişilik bozukluğu, bunu ben değil uzmanlar söylüyor. Güzel ve gayet yerinde bir yazı kutlarım Deniz hanım...👍