Seyr-ü Sefer Aşklar
Metropol ve kasaba-köy yaşantıları sıcak ve soğuk iklimler kadar birbirine zıt hayatlar. İnsanların yaşam koşuları, ulaşımı, iletişim vs. tamamen birbirinden farklı. Aşklarda yaşam koşulları kadar farklı oluyor. Metropolde yaşam hızlı olmak zorunda iki dakika geç kalsan otobüsü kaçırırısın eve ya da işe geç gidersin. Çoğu kez işe geç saate gitmelerden dolayı patrondan ya fırça yersin ya da işinden olursun. Tüm hayatın birkaç dakika veya birkaç saniyeden ibarettir. Bir saniye bile hayatına mal olabilir. Kaçırdığın otobüs tamamen hayatını değiştirebilir. Bu nedenle hızlı olmak zorundasın.
Yada kasabada yaşıyorsan daha sakin bir hayat yaşarsın. Yetişmek istediğin yer sadece bir yada iki kilometre uzaktır. İşe geç kalma stresi yaşamazsın bu nedenle tüm hayatın rahattır ve de depresyondan uzak bir yaşam sürdürürsün.
Metropol ve kasaba yaşantılarının en vazgeçinilmezi en olmazsa olmazı 'AŞK' lar da birbirinden farklıdır. Metropol aşkları yaşam koşulları gibi seyr-ü sefer gibi hızlıca akmak zorunda. Aksi takdirde trafik tıkanır. Tıkanan bir trafikte kimse olduğu yerde kımıldayamaz ve gideceği yere varamaz. Metropolde yolculuk yaptığın bir toplu taşıma vasıtasında yanındaki koltuğa oturan hiç tanımadığın birinden etkilenirsin. Bir durak önce inecek ve hayatın boyunca bir daha görememe düşüncesinden dolayı hayıflanırsın. İçin gider yaklaşmak istersin fakat ineceğin durak yaklaşıyor. Gözün kolundaki saat ile etkilendiğin kişi arasında mekik dokur. Arada ineceğin durağı kontrol edersin. Hızlıca düşünürsün, ' selam vermeliyim ve hemen tanışmalıyım' dersin içinden.
Bu nedenle önüne çıkan ve ilk etkilendiğinle ya aşk yaşarsın ya da yaşayamazsın. İki seçeneğin vardır, üçüncü seçenek yoktur. Ya tüm çekingenliğini bir kenara bırakır tanışmayı seçersin, ya da ineceğin durakta hayıflanarak ardına son bir kez bakıp inersin. Her şey bir anlıktan ibaret, seyr-ü sefer gibi akmakta. Bir bakmışsın olmuşla bitmiş aynı anda olmuştur çoktan. Bu kez âşık olduğun kişiyi kaybetme korkusu ve zaman yetersizliğinden kaynaklansa gerek hemen işi resmiyete döker evlenirsin. Birde bakmışsın anne ebeveyn olmuşsun. Âşık olduğun kişiyi tanımadan bir hayata yelken açarsın.
Zamanla her şeyi paylaştıkça anlaşamadığını hisseder aradığın kişinin hayatını paylaştığın kişi değildir. Yaşamak zorunda kaldığın metropol hayattan, bir gol yer metropole karşı bir-sıfır yenik düşersin.
Oysaki kasaba 'AŞK' ları da farklıdır. Kaybetme korkun olmaz. Birkaç dakika yada birkaç saniye sonra bir daha görememe korkusu taşımazsın içinde. Bilirsin ki bakkala yada kasaba gittiğinde her sokak başında karşılaşma ihtimalinin yüksek olduğunu bilirsin. Aşkı aşk gibi yaşarsın. Aheste aheste, içine sindire sindire yaşarsın. Ağır bir roman tadında yaşarsın.
Çoğu kez sokak köşelerinde ani karşılaşmalarda tebessümleri yaşarsın. Komşu çocuğuna bir çikolata karşılığı mektup gönderirisin. Yada gazete almaya gittiğinde aynı anda eller aynı gazetede buluşur, utangaç bir tebessümle 'buyur sen al' dersin.
19/01/10
çok akıcı bır uslup...begenıyle okudum...tebrıklerımle