Sıdıka'yla Havadan Sudan
insan sevdiğine günaydın demeye eriniyorsa, ya da bana günaydın demek istemeyen bir sevgilim varsa, ben onun sevgisinden şüphe ederim. "Seni seviyorum ama ben öyle günaydın, iyi geceler diyemem" Çok tuhaf. Bana günaydın, iyi geceler dilemek sana neden bu kadar zor geliyor anlamıyorum. Bazı insanlar duygularını gösteremezlermiş. "Seviyorum, sana aşığım" gibi sözler edemezlermiş anlıyorum ama insanın sevdiğine günaydın, iyi geceler diyememesine bir anlam veremiyorum. Elli yaşındaki, altmış yaşındaki eşini, sevgilisini de kıskananları anlayamıyorum. Kadın 65 yaşında, hala eve geç geldiğinde kadına yapmadığını bırakmıyor eşi.
Ya da elli-altmış yaşındaki eşini, sevgilisini faceye fotoğraf koyduğu için, facede yabancılarla arkadaşlık ettiği için terk eden kişileri de anlayamıyorum. Çok tuhaf geliyor bana ama bu tarz insanlar çok. Genç olanları anlıyorum, yani biraz. Hadi kıskanıyorlar. Seven kıskanırmış gibi... Ama dediğim gibi 50-60 yaşındaki eşini, birlikte yaşadığı hayat arkadaşını kıskananları tuhaf buluyorum. Eğer bu kadar kaybetmekten korkarsanız, inanın onu mutlaka kaybedersiniz.
Hayat güzel ama çevremizdeki, kıskanç, fesat, anlayışsız, dedikoducu, arkadaşlarımız, eşlerimiz, sevgililerimiz hayatımızı çekilmez hala getiriyor ne yazık ki.
İnsanlar kuş kanadından nem kapıyor. Hemen karşısındakine saldırmaya kalkıyor. Şiddet uygulamaya kalkıyor. Hadi sıradan insanlar öyle. Devlet büyükleri de en küçük bir anlaşmazlıkta birbirlerine savaş ilan ediyor. Sokak karılarından beterler. Hani çocuk yüzünden birbirleriyle saç saça, baş başa kavga eden kadınlar var ya. Devleti idare edenler, Devlet Başkanlarının da onlardan farkı yok.
İnsanların hepsi aynı.
Kompleksliyiz.
İstisnalar kaideyi bozmaz.
O adam, ya da kadın, okumuş, kültürlü biri diyoruz, biraz yakından tanıdığımızda, kompleksli olduğunu görüyoruz.
Ben insanları uzaktan daha çok seviyorum.
İnsanlarda beni çok sevmesinler istiyorum. Sonra kıskanıyorlar. Kıskanç insanlar çok tehlikeli oluyorlar. Saldırgan oluyorlar.
Karşılıklı ilişkilerimizde araya biraz mesafe koymalıyız sanırım. Yönetici konumundaysak hemen, savaş ilan etmemeliyiz. Öfkeyle kalkan zararla oturur derler. Keskin sirkenin zararı küpüneymiş.
Sevdiklerimize biraz güvenmeyi öğrenelim. Onları kaybetmekten çok korkarsak, eninde sonunda onları zaten kaybederiz...
Amcacığım senin eşin 65 yaşında artık. Gençliğinde çocuk büyütmekten, kaynanası yüzünden gezememiş, rahat bırak kadıncağızı artık. Özgürce dolaşsın gibi...
O kız eşinin kardeşi. Bırak ağabi kardeş biraz dolaşıp eğlensinler ne var bunda. Eşini kardeşinden de kıskanır mı insan...
Ben böylesini de gördüm!
Tarih, kadın yüzünden, kıskançlık yüzünden çıkan savaşlarla dolu. En bilinenleri şunlar;
Truva Savaşı(MÖ),
Atilla'nın(MS.434-453) karısı için Savaşı(galya seferi),
Cengiz(Timuçin) Han'ın (MS.1162-1227) karısı için Savaşı(merkitlerle savaşı),
Osmanlı döneminde de var bu tür savaşlar...
İnsanlar işte...! Küçücük sorunları büyütüp olay yaratıyor ve hayatı çekilmez hale getiriyorlar.
Hep bu insanoğlu...
Günaydın demeyenlerden söz açıp konuyu savaşlara, kıskançlıklara bağlayarak bitirdim. Bence günaydın ya da iyi geceler dememenin de altında bir takım fesat dürtüler yatıyor.
Neyse...
İncir çekirdeğini doldurmaz şeylerden neler neler çıkıyor da insan hayatın alt üst ediyor değil mi? Güzeldi Kutlarım içtenlikle Sıdıka Hanım...👍
Beğendiğinize sevindim. Teşekkür ederim.