Sıfır İki Kırk Beş
'Şimdi bütün yollardan geçip tanıdığı bütün yüzleri terk eden bir yabancıyım içinizde.'
...
Bir gece yarısı hiç tanımadığım bir kadının yanından kalkıp, kendime geç kalmalarımı özledim.
...
Saat durdu, ölmüş olamam. Dokunduğum her şey nefes alıyor hala.
...
02:kırkbeş
...
Pazardan alınmış ucuz bir fondötenle acılarını kapatma çabasında olan insanlara benzemedim hiç. Ya da acılarımı unutturacak bir insan da aramadım. Bu yüzden yalnızım belki de hala. Sebep aramak için henüz çok küçüğüm. Bir gün büyüdüğümde ise zamansızlıktan yakınacağım. Ne yapayım burada insan bulmak çok zor.
Bir gün kalemi elime alıp yazmak için bahaneler arayacağım. Oysa yazmak için onca sebebim ve birikmişliğim varken. Tanıdığım hiçbir kadın inkâr edemez kendisini sevmediğimi. İnkâr edenler olmuştu. Sen de inkâr edebilirsin. Söz bu sefer kızmayacağım dudaklarından düşen hiçbir cümleye.
Bu dünya da gelmiş geçmiş en iyi ihanet eden tek adam benim. Tek adam diyorum çünkü; yalnızlığına ihanet eden başka bir kimse olmadı. Aynı karenin içerisindeyiz seninle aslında. Farkında değilsin. Ben yalnızlığıma sen bana ihanet ediyordun. Hadi gülümse şimdi, objektif bizi çekmek üzere.
İkimizde bir şeylere yenildik. Bir kez olsun şeytana hayır diyemediğim için ben de suçluyum, senden ayrı tutmuyorum kendimi. Ve itiraf etmeliyim ki; hep kördün. Saçlarına konan kelebekleri baharın habercisi sanıyordun. Kaç kez kışın ortasında kelebek gördün ki? Buna sebep olanın ben olduğumu görmediğin gibi, geri kalan hiçbir şeyi görmediğini düşünüyorum. Olsun diyebiliyorum. Hatırlamaktan mutluluk duyacağım bir şeyler bırakmanı dilerdim yine de. Düşününce gülmek hatta bazen ağlamayı bile isterdim, içlenmeden, geriye dönmeden. Şimdi bıraktıklarına bakıyorumda; acıdan başka hiçbir şey kalmamış. Düşünmeden yürüyorum...
Sokak çocukları daha güzel bir hayat yaşayabilirlerdi.
Onları benzetiyorum kendimi. Senin yüreğinden kovulmuş ve sahibi tarafından terk edilmiş biriyim sadece. Daha güzel bir şey olabilirdi hepimiz için. Senin için dua edeceğim. Tanrı günahlarını bağışlar belki bir gün. Ama günahlarının acısını çekmeden gitmeyeceksin bu dünyadan.
Şarkılar güzeldir ama sen ya dinlemeyi bilmiyorsun ya da söylemeyi.
Mesela diye başlayan hiçbir cümle kurmayı istemezdim. Seninle ne yaşamak istiyorsam onu söylerdim.
Klasik sözler, klişe laflar söylemek bana yakışmazdı. Başkalarına yakışabilir.
Klasik sözler derken; sorduğun her 'ne kadar seviyorsun' sorusuna, mesela'yla başlamayacak kadar güzel cümleler.
Oysa seni sorgulamayı düşünmedim. Söylediğin her cümle başka adamların kulaklarından geçip bana geliyordu. O kadar pis ve kirli. Hiçbir zaman bir başka çıkmadı dudaklarından 'seni seviyorum'. Hep aynı şeylerdi işte. Benden önce de tenine başkaları dokundu, benden sonra da dokunacaklardı. Hatta telefonun diğer ucundan şu pis ve kirli cümleyi söylerken o an da bir başkasının tenine dokunuşu gibi.
Kirli bu dünya seni de kendine benzetmiş. Milyonlarca yıl öteden geliyor tenine sinmiş erkeklerin kokusu ve saçlarına bulanmış izmarit kokuları... Seni tanımamayı dilerdim ama ben bazen kaderimi şaşırıp böyle hatalar yapabiliyorum.
Üzgünüm,
Bugün erken bitiriyorum...
Gecenin bir yarısı uykuları kaçan ne kadar insan vardır kimbilir o yaşanılan şehirde. Bana da olur zaman zaman müzik açsan olmaz gecenin bir yarısı, en güzel yapılacak şey, hele hele baharsa ya da yaz ise çık balkona o mis gibi havayı ciğerlerine çek çek dur. Ay ışığına bak zaman zaman belki hilal olmuştur o an da belki de dolunay, olsun ne farkeder ki, onu parlıyorken görmek sana yeter. Mutlaka göz kırpmıştır sana dikkatli bakan gözler görür. Güzel bir denemeydi kutlarım Özgür...👍
Sürüklendim cümlelerin ardından,acının resmiydi ve okudukça tesir ediyordu. Konusu bile can sıkıcı bir gerçek,böyle kesitlerden uzak kalmak dileğiyle,çok başarılı buldum anlatımınızı tebrik ediyor,saygılar sunuyorum...
saat 5:24 bugün erken bitiyorum... yalnızlıgı aldatmak yapılan ihanete verilen en güzel cevap olsa gerek... İnsanın okudugu metinlerde kendisinden bir kesit bulması ne güzel.tebrikler...