Silahsız Kuvvet / Sanat

Sanat yeryüzünde görüldüğü günden bu yana insanların en etkili silahıdır. Sanatçılar ise; inandığı dava ve bağlı olduğu toplumun önünde onlar için mücadele eden azılı birer tabancasız silahşördür. (Kalemini veya fırçasını kiralığa ya da satışa çıkartan, satın alınmış olup, sanatçıyım diye ortada gezenler olsa olsa tetikçi olur.)

Bunu bilen ve güç ile yönetenlerin büyük bir kısmı sanattan ve sanatçıdan korkarlar.

Örnek verecek olursak: Fransız İhtilali öncesinde ezilen halk, okuma alışkanlığını artırmış ve zaman içinde sanata daha çok ilgi duymuş, sanatla birlikte ufku genişlemiş, kralın emirlerine karşı çıkmaya başlamıştır. Burada amacım tarih dersi vermek olmadığı için detaya girmeye gerek yok diye düşünüyorum.

Diğer bir örnek ise; İtalya'da ortaya çıkan Rönesans'ın nedenlerinin başında Ortaçağın sonlarına doğru bilim ve sanatta bir birikimin gerçekleşmesi, buna bağlı olarak insanların hayata bakışında değişikliklerin baş göstermesi, sanatın etkisiyle özgürlük ve eşitlik arzusunun yükselmesi gelmektedir.

Yani;, sanat; dünya tarihinde devrimleri tetiklemiş, tarihin akışını değiştirmiştir.

Tarihi gerçekleri bilen ve kulağına küpe yapan, güce dayalı yönetenlerin çoğu ise; sanata hep engel çıkartmışlar ya da belli bir kesim sanatçıyı bedeli karşılığında kendine bağlamıştır. Böylece, hem kendisine sanatsever izlenimi vermiş, hem de karşısındaki sanatçıların sesini bastırmaya çalışmıştır. Bunun canlı kanlı örnekleri hala mevcuttur.

"YA TARAF OLACAKSIN YA DA BERTARAF..."

Belki de sanatçıların en çok duyduğu söylemidir bu...
Çok etkileyici ve aleni tehdit içeren bu cümle, bir çok "gerçek sanatçıyı" etkisi altına alamamıştır. Çünkü; sanatçı her devrin veya bir gurubun adamı değil, her haksızlığın karşında durandır. Halkın ve haklının yanında olan kişidir onlar...

SANATIN GÜCÜNÜN KANITI: YASAKLAR...

Mesela müzik ve şiiri ele alalım:

Müzik dediğimiz olgu da neticede şiir tabanlıdır. Ve müziğin coşkusu ve sözlerin insanların üzerindeki etkisi de artmaktadır.

İlk aklıma gelen örnek; Pink Floyd'un Brick In The Wall şarkısıdır. Şarkı, 1980'de Güney Afrika'da yaşanan bir okul protestosunun marşı haline geldiği için yasaklanmıştır.

Şarkının Türkçe sözleri şöyledir:

"Eğitime ihtiyacımız yok
Düşüncelerin kontrolüne ihtiyacımız yok
Sınıfta hiçbir karanlık küçümseme değil
Öğretmenler! çocukları yalnız bırakın
Hey hoca ! çocukları yalnız bırak
Sonuç olarak sen tamamen duvardaki başka bir tuğlasın

Eğitime ihtiyacımız yok
Düşüncelerin kontrolüne ihtiyacımız yok
Sınıfta hiçbir karanlık küçümseme değil
Öğretmenler! çocukları yalnız bırakın
Hey hoca ! çocukları yalnız bırak
Sonuç olarak sen tamamen duvardaki başka bir tuğlasın"

Şarkı yasaklanmıştır ama esas yasaklanan şarkının sözlerini oluşturan ve insanları yönetime karşı isyana teşvik eden şiirdir.

Yasaklı şarkıların ülkemizde de bir çok örneği vardır. Öyle fazla araştırmaya gerek de yoktur hani. Bay çok bilmiş Google ile haşır neşir olmanız yeterli olacaktır. Girin ve "TRT yasaklı şarkılar listesi" yazın kocaman bir liste çıkar karşınıza...

Bilen bilir; bu ülke çok görmüştür yasaklanan kitapları, şiirleri, şarkıları, tiyatro oyunlarını, filmleri ve sınır dışı edilen sanatçıları ya da baskılardan kaçmak için ülke değiştirenleri, sürgüne gönderilenleri...

Geçmiş yıllarda Nazım Hikmet ve O'nun hayatına paralel hayatları bir çok sanatçı yaşamıştır bu bunu...

Sebahattin Ali'nin ülkeyi terk ederken sınırda öldürülmesi diğer bir acı örnektir. Bunun sebeplerinin başında eserleri gelir. Sabahattin Ali’nin ölümünden önceki son öykü kitabı, 1947 yılında yayınlanan ve yönetime başkaldırı olduğu gerekçesiyle yasaklanan "Sırça Köşk"; dönemin devlet yönetimini eleştirirken, direnmenin gücünden söz eder.

Birer anarşist muamelesi yapılan ve hapislerde işkence göreninden, sefalet içinde ölenine kadar onlarca örneği var bu gibi hüzünlü hayat hikayelerinin.

Tam bu noktada, iki binli yılların başında okuduğum, rahmetle andığım sevgili Tarık Akan'ın " Anne Başımda Bit Var" kitabını önerebilirim. ( Evet! Tarık Akan'ı ifade edecek o kadar çok kelime var ki hangisini yazayım diye düşündüm ve sadece sevgili yeter diye karar verdim). (80 ihtilali sonrası Siyasi Şube, sorgulamalar, itilip kakılmalar, aşağılanmalar, soğuk hücreler, bitli-fareli koğuşlar, sağcılar, solcular, devrimciler, TKP'liler, idamlıklar... Ününün doruğundaki Tarık Akan'ın aylar boyu içinde bulunacağı ortam budur. Uzun zaman sonra aklanıp özgür kalan Tarık Akan, aradan yıllar geçse de o günlerin baskılarını, acılarını unutamaz ve kitap yapar / Kitabın içeriğinin anlatıldığı parantez içindeki bu bölüm dr.com.tr adresinden alıntıdır.)

Tuncel Kurtiz'den, Cem Karaca'ya, Melike Demirağ'dan Selda Bağcan'a onlarca örnek var...

Diğer taraftan bu sanatçıların vefalı ve fedakar okuyucusuna, seyircisine ne demeli?

Çok iyi hatırlıyorum; 10 yaşındaydım, 80 ihtilalinde babam evdeki sakıncalı kitapları(!) yakmadı, imha etmedi, yırtmadı... Deli bir cesaretle, odunluktaki kömür ve fındık kabuğu yığınlarının arasına sakladı... Bir çok kişi gibi... Bu normal mi sizce? Komünist damgası yemişsin, her an alınabilirsin ve tutup odunlukta sakıncalı kitaplar saklıyorsun... Ki bu kitaplar o zamanlar silahtan daha tehlikeli olarak değerlendiriliyordu...

Bu tür örnekler dünyanın bir çok yerinde var. Özellikle bizimle aynı statüdeki ülkelerde

Lewis Caroll'un "Alice Harikalar Diyarında" isimli kitabının dahi; hayvanlara, insani özellikler yüklendiği ve bunun insanlara hakaret olduğu gerekçesiyle 1931 yılında Çin Hükümeti tarafından yasaklandığını biliyor muydunuz?

Miguel De Cervantea'in 1605 yılında yazdığı Don Kişot bile "Hayırseverliğin değersiz kılınması” gerekçesiyle İspanyol engizisyonu tarafından yasaklanmıştır. Ben de bilmiyordum, bu yazı ile ilgili araştırma yaparken karşıma çıktı ve şaşırdım..

Son iki örnek siyasi değiller belki ancak yasaklanan kitaplara baktığımızda bizim için dikkate alınmayacak kadar olağan konularda yasaklıklar getirilmiş olmasına bakılırsa önemli örneklerdir.

Yasaklanan şiirler, kitaplar, filmler, ucube diye yıkılan heykeller... Hatta kapı kapı gezip kitapları toplamak ve yakarak imha etmek... Bu çağda dahi karşımıza çıkabilmektedir.

Yanisi dostlarım; şiirler, kitaplar, resimler, tiyatrolar, filmler, şarkılar yasaklanır bu dünyada. Yasakların ardında ise sakıncalı sanatçılar vardır.

Çünkü o kadar çok korkarlar ki sanattan ve sanatçıdan... Ancak yasaklarla baş edebilirler..

Oysa yasaklar daha çok kamçılar insanı... 

Devrime sürükler çağı...

Bu yüzden de yönetenler

 tarafından sevilmez bu insanlar ve eserleri...

Çünkü, sanat; karşısında durulamayan silahsız bir kuvvettir.

Ve

Yönetenler bunu çok iyi bilir...

....

Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür eder, saygılarımla esenlikler dilerim...

14 Eylül 2021 6-7 dakika 16 denemesi var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (1)
  • 3 yıl önce

    Yönetenler bilselerdi eğer bugün dünyanın gözünde sanatımız zirvede olurdu daaa ?? kutlarım Uğur bey