Simyacı Kim?
Gerçek aşk kapıyı bir kez çalar. İnsanın ömründe sadece bir kere, çoğu tıklatır kaçar.
Yoruldum merdivenlerden ayak izleri temizlemekten.
Ah ayakları kırılası bastıbacak çocuklar.
Kaç kere yıkadım geçtim gönlümü kaç kez?
Nasıl yaşamışım yıllarca acıyla sarmaşık... Nasıl?
Komşu kapılarından almışım, çekinmeden verdikleri tek şey kovalar dolusu yalnızlık...
Oysa istediğim bir çay bardağı şeker, sadece bir çay bardağı şeker, dükkânlar kapalı, evde bitmiş.
Akşam üstü evine dönerken herkes, arkalarında gölgeleri bire on katıp saymışım arkadaş..
Ki ben yalnızlığı sevmişim, sirke satarken suratlar, gülücükler bit pazarında satılırken yok pahasına...bir dilim ekmeği bal börek niyetine banarken suya, ızgara balıkların kokusunu getirdikçe rüzgar yemiş kadar olmuşum yanında yeşillik bile yok..
Ben senin en çok gidişlerini sevdim, gelişlerinde kıvranan mahcupluğunu, sarılışını sıkı sıkı...
İliklerime kadar zapt edişini... Varlığımda yokluğunu... Bağlarımı yakmışım senin için...zümrüt ebrulardan akarken kanlı yaş, gizi çarşaf çarşaf asmışım..
Düşün bir; bir yanın ölümlü, bir yanın ölümsüz... Ne kalacak geriye?
Simyacı sensin.
Bütün soruların cevaplarını yalnızca sen biliyorsun.
Her seferinde dönüp hep kendimi buluyorum sende, bitmeyen sorularla.
Soylu aşk/dostluk türküleri söylendi durdu hep yüksek sesle bizlere...
Ne uzun çileli bir yolculuk, arkasında ağlarken gerçekler..avaz avaz...
zorla izlettikleri senaryolar hep mutlu sonla bitti..
O vakit
Demek ki; aşkı aşk yapan insanın kendini anlamasıdır*
Sensin simyacı
Simyacı benim
İz hepimiz iz.
Silip geçmeyiniz.
...
"Bir erkek ve kadından önce bir çember, sonra bir kare, sonra bir üçgen, son olarak da bir çember yaparsan Felsefe taşını elde edersin..." (Büyü, Gizem Bilim sf 102)
nilalaz