Sistem 8
Saf enerji içinde ister istemez mikro niceli durumlar vardı. Bu niceli durumlar birbirine görece frenli süreçler bağıntısıydı. Görece bağıntılı frenli etkileşmeler olgu, olay durumların belirmeler bağıntısıydı. İlk belirmeler olan yaşam kuantumdan foton düzleme doğru nicelikleriyle parçacıkların yaşamıydı.
Dalga hareketi bu düzlemde ve ileri düzlemlerde olgu ve olayların tematik oluş imleyeniydi. Bu imleyenle özel bağıntılı kesikli sürekli olan belirmeler de parçacık hareketleriydi. Böyle olunca dalga hareketi hem geri bağlanımı hem enerji düzenli akış oluşun bilgisiydi. Eylemin beliriş şekli bu düzlem de kuantum dediğimiz atom altı yaşamdı. Kuantum inşa bilgi ile bilginin niceli imleyenler eylemi dalga ile özne; parçacıkla nesneydi. Parçacık düzenli iyoniklerle yaşam çok hızlı bir hayattı.
Her bilgi (özne-dalga) nesnesini bağrında taşıyordu. Ya da her nesne karakterini (öznesini) kendi bağrında taşıyordu. Olanak belirdiğinde olanak şartları ortadan kalkmayıp engellenmedikçe olacak olan ile olan aynı şeydir.
Temadan (değinim-anımsama) olan evrensel hayat, tematikti. Sentez (kolektif oluş) temadandı. Kuantum sentezler yeni bir doğuştu. Atomların örgütlenmesi olan doğumdu. Bu kuantum düzlemli enerjini olan hayattan, atom düzenli sentezin enerji konumlu yalıtımıyla olan bir hayata geçişti.
Bu evrensel hayatın ikinci evresiydi. Atom düzenli orbiterler, tema yasalarıyla kuantum düzlemin büyülü ve gizemli yasalarından az çok özel bağıntılı yalıtımları içinde makro düzenle oluştu. Atomların her biri, her bir kuantum durumlardan sentezler olan; proton nötronla çekirdek ve elektron bağıntısı ile orbitleri oluşan bir düzenle seçme ayıklaması olan enerji alanlı enerji düzenli yük hareketleriydi. Artık makro şeyler atom düzenli olacaktı. Bilgi ya da özne olan dalga hareketi atom içinde kısmen belli bir derişme ile yoğunlaşmaydı.
Yine de dalga hareketi atomun iç yüzeylerini yalayışlarla nabız atımlarıydı. Çünkü hiçbir şekilde dalga hareketi beyin gibi toplaç hareketlerine dönüşse de dalga atom gibi parçacığından ayrı bir belirme olamazdı. İşte dalganın atom içini yıkarken çekirdeklerden orbiterlere; orbiterlerden de çekirdeğe doğru olan yalama süreçleri ilerdeki beyin fonksiyonlarının da parazitlerini oluşan müdahalelerdi.
Atom sentezleri yeni bir işlev hayatla moleküler yapılardı. Polimer yapılarla moleküler dünyayı oluşan inşalar içindeki yeni enerji düzenli organizasyonlar da yeni bir hayattı. Bir önceki enerji düzenli biçim bir sonrası enerji düzeninin yükseltgenmesi olmakla öz ve biçim ve biçim ve öz düzenlenmesi olmakla artık fizik ve kimyasal sistemli girişmeleri de içeren evrimlerden oluşan seçilimin çeşitliliğiydi.
Dalga parçacık akışıyla süreç öznelliğin nesnelliğe; nesnelliğin de öznelliğe eğim etmesi içinde dalga ve parçacık ikilemli bağıntısını eylemsizlik (atalet) yasası içinde hem değişme hem değişmemeye direnç ediyordu. Bu ataleti direncin fren etkisi içinde olup biten atalet yasasından olan ikilemlerdi.
Hem değişimin hem değişmemenin hem düzenliliğin hem de düzensizliğin düzenlenmesi olma içinde özne nesne bağıntılı ikilem bambaşka bağıntılarla içinde var bulunuyordu. Bu var bulunuş bir önceki süreç içinde olmayanlarla, bir önceki sürecin kendisi de olmayan nicelimdeki nitelikti. Ama yeni nitelik bir önceki süreçlerden de ayrı olmayan fiziki ve kimyasal bir geri beslenme yasalarıyla oluşanlar başka özellik girişmeli enerji düzenleriydiler.
Var oluş ya da hayat organizasyondu. Hücreler de organ ve dokular da sosyal ve toplumsal kurumlar da hep birer organizasyondu.
Kuantum organizasyon, atomik enerji düzeniyle olan organize yapılar belirleyiciliği eliyle, artık bireyler eliyle sosyo toplumların da beliren yasallığının ana kuralıydı. Organizasyonu veren tüm bu özelliklerle yansımaları, bağıntıyı oluşan bu özdek sel özellikler nereden geliyordu?
Tekillik gibi öncesizliği ve hayatın öncesini; durumsuz oluşla durumu, bilinmeyeni bilinenle anlamaya anlatmaya çalışmak ta elimizde olan şimdiki bir yoldur. Tekillik -273,15 derecedeki mutlak durum içinde olmalıydı. Salt (mutlak) durumuyla olan tekilliği tarif edemiyoruz.
Mutlak sıcaklıkta ne hareket ne fizik ne kimya ne durumu ölçebilen bir nesne; nede bu tür ölçümü yapacak özne olamayacağı için evrensel mutlağı ölçümü ve bilinmesi olanaksızdır. Ama bu bir gazın minimal bir mutlak sıcaklık içindeki laboratuvar davranışının örneklemesinin yapılamayacağı anlamına da değildir.
Mutlak sıcaklığa yakın gözlemler gaz molekülleri arasında yok olan bir atom ve moleküler boşluk ortaya koyuyordu (tekillik). Ama bu kes de süreç mutlak sıcaklığın on trilyonda biri gibi bir değer içinde tersine sıçrıyordu. Bu değer bugün gözlenen gaz molekülü arasındaki boşluktan daha büyük boşluk değerlerine sıçrıyordu.
Kısaca burada şöyle bir şey diyebiliriz. Bağıntı durumlar belirmesi olmakla birbirine dönüşen zıtlardan birini mutlak değere kadar götürdüğümüzde, diğer zıtlık mutlağın ötesi olan eksi değere sıçrıyordu.
Burada hiç değilse aynı yöntemler içindeki bakışla büyük patlamayı biliyoruz ve patlamanın birbirine zıt (çelişkin) durumlarına dönüşen var oluşlarla tekillik birçok iç içe üst üste paralel evrenlerin süre durumlar boyutlarına açıldığını da biliyoruz. Burada içinde olduğumuz evren sel sisteminin, açık evren mi; yoksa kapalı evren mi olduğu sorunsalıyla karşılaşırız.
Bilim bunlara cevap vermekte. Ama biz felsefe olarak şöyle diyebiliriz. Evren kesikli sürekli olay süreç durumlarıyla evren var oluşuna devam ettiğine göre evren, bu açık oluşunu yasalarla koruyan bir açık evrenleyiz. Sınırlı sonlu olma kuralı nedeniyle de çevrimli bir kapalı evrene doğru eylemle olacağımız açıktır. Evrenin tekilliğe giden ve tekilliğin evrenler açılmasına giden çevriminin bir tarafını hiç bilmiyoruz. Bilinenin de başlangıç koşullarını, diğer evren ilişkilerini yaklaşık %98 bilmiyoruz. Bilinenin de ne kadarını bildiğimiz, ortada. Evrenin başka evrenlere kısmen açık olan kısmını açık oluş yasası içinde kullanabilmemiz her halde çok ilginç olacaktır.
Tekilliğin evrenimize kayan parçalanmaları içindeki parçacık ve dalga hareketinde tekilliğe tema olan bir tematik duruşu vardı. Tekillik patlamayla parçalarını başka evrenlere de salmıştı. Bu nedenle evrenimizdeki belirimle olan olay süreçler temaya yönelen tematik ilikti. Evrenlere dağılan bu eksiklik nedenle olup biten tekil temanın kendisini oluşabilmek hiç değildi.
Temanın gölgesine, imgesel oluşuna ya da sanal belirimine olan çekilimdi. Bu durumla oluşan saf enerjideki dalga parçacık ikilemle olan çekim bağıntısında tarif edemediğimiz durumun tarif edemez olduğumuz özellik izleri vardı (anlamın akla düşmesi vardı). Bu izler patlayan durumla oluşan her biri birbiri olandı. Ve yine birbirine göre biri de her biriydi. Biri her biri olan zaman, mekân, eylem, ısı, vs. nicelik durumlarıyla bu parça durumlar birbirinin beliren bağ özelliği oluşla yansıdı. Ve yansımalar dalga parçalarla taşındı.
Parça ya da parçacık dalgası bütünün bilgisini taşımadan edemezdi. Bir dolma kalem kapağı az çok dolma kalem bütününe ait bilgiyi taşır (dolma kalem temasını ele verir). Vücudun kesilen yerindeki kesi kısma bakarak bu kesi ve parçalanmayı yapana ait az çok bir çıkarım yapıp, o kesici delici bıçağı bilmesek bile tarif edebiliriz. Buna durumsal bilgi ya da durumsal öğrenme diyorduk.
İşte evrenimizde parçalı durumlar girişmeli bağıntı ve yansımalardaki yönelimlere bakarak temaya dek bir durumsal bir bilgi çıkarabiliriz. Olay ve olguların bağıntı sal kesikli sürekliliği içinde girişen parça ve parçacıklardan element erlerden temanın imgesine ait hayaletimsi ilham olucu gölge bilgiler mevcut süreci imliyor olmalı.
Tekillik patlamasıyla tekilliği oluşan tema, parça akışlar içinde evrenlere dağıldı. Dağılım kadar olan salınımlar içinde tema evrenimize eksik yansıdı. Evrenimizdeki olaylar temanın eksik bilgisini taşır.
Eksik tema bilgisinin taşındığı dalga ile parçacık eylemlerindeki kesikli ve yalıtım olan her yönelimler, taşınan hayaletin tamamlanmasına yönelik aktiflik, aktifleşme bilgisi biçiminde beliren bir yasa olucu tematik ilik olmalı.
Yine tekil durumdan evrenimize doğru atlayan süre durumlar; tekil durumun gölgelere dönüşen tema veya bütünlükten eksilmeler evrenlere dengesizlik akışı olmakla yansımıştı. Dengesizlik eksik anlamdı.
Dengesizlik zıddıyla denge oluştu. Zıddıyla denge oluş aşağının yukarı olması, yukarının da aşağı olma bağıntısıydı. Çekilen itilen bağıntısıydı, itilen çekilen bağıntısıydı. Yani birinin ittiği diğerinin çektiğiydi. Elektrik yükü gibi, büyük küçük gibi parçacıklar bütünden bağıntı olan kısımdılar. İşte hayat ta bundan ötürü vardı. Sınama yanıma bu akla düşen temadan ötürü vardı. Tüm mesele bu temaydı!
Tekillik gibi bilinmeyen bir bütün durumdan, yine bilemediğimiz bu bütüne dek özelliğin, evrenimize saf enerji akışlı bağıntıyla parçacık, foton, yük hareketi gibi parça ilişkin durumlar çevrimiyle geçiş yapıp birbirine göre durum tarifli girişmelerle yansımış olmalıydı. Artık 17 paragraf yukarıda sorulan o sorunun cevabı oluşmuş olmalı
Şimdilik bilemediğimiz o tekil durum boyutlu bütünlük, büyük patlamayla kendisini açtı. Bilinemeyen bu boyut bütünlük, bütünlüğün bir kısmıyla diğer evrenler gibi evrenimizi de oluştu. Yani evrenimiz pozitifiyle negatifiyle patlayan tekilliğin tümü değildi. Tekilliğin evrenimizi oluşan kısım, evrenimiz içindeki şimdiki bildiğimiz yapı enstrümanları, tekillikten patlama anında evrenimizi oluşan kısımdı. Evrenimize geçerken tekrar zıtlarıyla ve zıtlar bağıntısıyla evren boyutlarında evrensel parçalarına ayrılıyordu. Parçalar da o tekil bütünlüktendi.
Tekil bütünlüğün bilgisi de hologram özellikli dalgaydı. Bu nedenle parçacık hem hologram özellikle bütüne ait gölge yansımalı yönelimdi. Hem de bütüne ait bütünü tamamlar unsur özellik olmakla parçacıktı. Parçacık bütüne ait gölge bilgiyi taşısa da bütünü oluşamamakla bütüne tamamlanamayan eksiklikti.
Parçalar tekil bütünlükteki tekil bütünlüğün temaya ait bağ özelliklerini kaybetmiş karakterlerin parçalı somut belirmeleri iken diğer parçanın karakter belirmesi olamamakla, eksiğin her birisini de 'var yok' olmanın zıtlık ilişkisi içinde eksiğin ikamesini taşıyor olmalıydı.
Şimdiki evren tekil bütünlüğün diğer evrenlere dönüşmesiyle tekillik oluştan eksilen belirimleri ile bu özgün davranışlar evrenimize aktarılmıştı. Tekilliğe dek bütün sel oluş, bilinmeyen kendi bağıntısını; parçalananına ayırmıştı. Parçalananına ayrılmakla bir kısmı evrenimize aktarılan bütünsel özellikten kayıplarla oluşmanın bu parça davranışları, önce dengesiz potansiyelle saf enerji olarak belirdi.
Sonra da saf enerjinin az-çok, büyük-küçük, alt-üst gibi birbirine dönüşlü; biri diğeri olan bağıntılarla türlü niceli bulunuşlarını oluştu. Oluşmaların böylesi çelişmelere dönüşmesi temadan kaybettiği eksik oluşun dengesizliğini giderici hareketler bu bağ ve bağıntılarlaydı. Bu bağ ve bağıntılardan oluşanlar parça üzerinde, parça olanların parça hareketlerden ileri geliyordu. Parça hareketler birbirine göre parça işlev durumlardı. Parça işlevli organizeler de atom düzenli durumlardı.