Siz
Siz düşünenlerden olsaydınız, düşenlerden olmazdınız.Cehalete boyun eğmez,
ataletin karanlığından ürkmez, şu miskin ruh haletinizle gaflet uykusuna yatmazdınız.
Nasıl da uyuşmuş beyinleriniz.
Düşünseydiniz eğer, o sefil hainlerin yalan yüzlerine suretiniz yansımazdı.
Şimdi bakın puslu aynalara ürkek aksinizde kaybettiklerinizi görebilecek misiniz?
Oysa kitaplar dolusu anlatılmıştı size, duydunuz ama dinlemediniz,okudunuz, ama anlamadınız.
Birde bakıp görmedikleriniz var ki bu kadar mı kördü gönül görüşünüz?
İnsanlığınıza rücu etmek için neyi bekliyorsunuz?
Zaman hangi zamansa, varlığınız o zaman içindeyken, vazifeniz kul olmak ise hakka,
ve ona iman etmekse secdeye varan şu başlardaki riya ne?
Yaratılmışın yaratılana üstünlüğü olmadığını biliyordunuz.
Bile bile kapıldınız gurura bile bile büyüklendiniz, hüküm benim dediniz.
Oysa hükmettiklerinizin şefaatine muhtaç olduğunuzdan bihaberdiniz.
Siz gecenin siyah örtüsüne sığınırken, hainlerin gölgenize saklandığını fark etmediniz mi?
Ve onlar sinsice yaklaşırken, kibir gafletine düşüp dünya tahtınız da korunacağınızımı sandınız?
Şimdi gökten yağan ateşin müsebibi siz ve sizin gibi gafillerdir.
O ateş ki söndüğünde bile köz bırakır.
Yüzlerce yıl unutulmayacak kırgınlık ve öfke kıvılcımlarını yüreklere gizler.
O kasvetli gecenin kan kokan sabahında ağlayan analar vardı, istikbali yok edilmiş çocuklar.
Peygamberler ocağına ihanet ateşleri düşerken onlarca kurşuna hedef olanlar bizdendi.
Eğer siz de bizdenseniz neden bu delalet?
Vatanımın bağrına kurşun sıkan eller kim, siz kimsiniz?
Ve gönül mabedimin mihrabı boş, orada yer yok hiçbirinize.
Kaybettiğim itimadın gözyaşı selinde boğuluyor batıyorsunuz.Gecelerce sığındım selalara,gecelerce duydu sesimi gökyüzü,her amin deyişime ağladı melekler.
Yarab koru yurdumu olmasın harap!
Ey milletim uyanın uyanınki çoğalın!
Şimdi şehitlerimizin gireceği cennet kapısında, ay ve yıldız bekliyor.
Yoksa siz hala gafletin derin uykusundamısınız ?
Onlar cennette çoğaldıkça siz azalıyorsunuz... Uyanın!
GÜLCENAZ