Sizin de Selam Verip Borçlu Çıktıklarınız Olur mu
Öyle derler büyüklerimiz. Hangi büyüklerimiz mi? Bizden büyük olanlar bir, iki, üç, beş, on yirmi yaş büyük olanlar. Ne derler? ''Selam kelamdan önce gelir.'' bir de ''Selam verdik borçlu çıktık.'' derler. İyi de tersi de olabilir mi, selam aldık borçluyuz biz onlara, hemen borcumuzu ödesek mi, yoksa ödemesek de mi saklasak...
Şimdi gelelim esas konuya selam veren niye borçlu çıksın. Borçlu çıktıysa bile ya da daha önceden borcu varsa bu selam verdiği kişiye, başka bir mesele giriyor devreye. Bu borç nasıl ödenecek? Peşin mi nakit olarak mı, çekle mi, senetle mi? Ya da kredi kartı versek bu borçlu olduğumuza, tost makinesinde kaça bölerler kredi kartımızı? Tost Makinesi mi dedim? Pos Makinesi olacaktı işte anladınız siz onu...
Selamdan selama da fark var. Hadi karşınızda ki adam Türkçe değil de İngilizce ya da Japonca veya Kırmançi dilinde veya Sanskritçe selam verse onlarda borçlu çıkarlar mı? Bence çıkmamaları lazım, ne de olsa yabancılar. İyi davranmalı hepsine...
O zaman ne yapıyoruz? Birine selam vermeden önce ya da selamı sabahı kesmeden önce ayrıntılı olarak her bir şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyoruz. Düşünmekle de kalmıyoruz, uyuz uyuz kaşınıyoruz. Yok beeeee! Burası şaka, artık ne şakası derseniz. Ne kaşınması? Siz de hemen atlamayın kelimelerimin üstüne.
Bir de şöyle bir uyarı da bulunalım eğer ki bir gün başka gezegenlerden biri ile karşılaşıp da selam vermeye kalkarsanız, sakın kalkmayın, almıyorlar selamımızı. Dilimizden anlamadıklarından mı yoksa bize gıcıklıkları var da ondan mı, orasını bilemiyorum. Hayır bilsem de bir şey fark etmez zaten, vermiyor abi hiç biri selam. O değil kelam da yok. Sen konuşuyorsun, o sadece baygın baygın sana bakıyor... Uzayın neresindensiniz, diyorum, tın tın yine tın, ses yok...