Sizin Gözlerinizden Korkuyorum
Sizin gözlerinizden korkuyorum. Işığını kapatan gökyüzü kadar karanlık bakıyorsunuz dünyaya. Herşeyi yitik bir çağda doğduğunuz için midir nedir, gülüşlerinizden bile kurşunlar çıkıyor. Kendi meçhulünüzde suskunsunuz . Kendi düşlerinizde yanmaktasınız. Bir dolu cam kırığı, o insan bakışınızda gizli.
Sizin gözlerinizden korkuyorum. Güneşi yutmuş gibi uyanıyorsunuz.Şarkısı çoktan söylenmiş eski anılarınızın, notaları avucunuzda uyanıyorsunuz. Gençliğinizin kuytu, karanlık köşelerinden çıkıp gelemiyorsunuz ki dünyaya. Yürüyen melodram bir öykü müsünüz siz. Bir deprem mi var ayağınızın altında, neden hep boşlukta geziniyorsunuz. Neden hayatı kaçırıyorsunuz?
Bedeninizi çürük hissetsenizde, ruhunuz nur ve derin.
Biliyorum
Sizi çürüten, gölgeniz....
Öyle bir gölgeki, ölüm kadar soğuk...
Salt, acı bir haykırış
Salt, kül yığını
Salt, nefret
Salt, öfke
Salt, keder
Salt, gözyaşı
Salt , kendine acıma
Salt, intikam
Bunlar, öylesine birkaç kelime değil. Bir ruha ne kadar çaresizlik sığar. O gölgeye
siz cehennemi sığdırmışsınız..
Yaşanmak için gelinmez mi dünyaya. O dünyayı anlamlandırmak sadece sizin elinizde.. Ve o anlamı asla siz olmayan karanlık gölgenizle, anlatamazsınız ki evrene. Sizin anlamınız, bu cehennem sözcükleri mi..
Tanrıya hangi fotoğrafınızı sunuyorsunuz. Kendi cenazesine ayağını sürükleyen bir ölüm gönüllüsünün mü. Yoksa, içinde kuşları, papatyaları, nazlı rüzgarı, koca koca dağları, çınarları, ayı, yıldızları, içinde tüm dünyayı barındıran o nurun fotoğrafını mı...
Tanrı fotoğraf bakmayı sever!!!
Seçim sizin....