So(r)ma'yı Unutmayalım
Ey yüce Türk Milleti!
Yaşadığımız bu derin acılı olayda, topyekûn dualarımızı Soma'ya en içtenlikle gönderdik, gönderiyoruz ve daim gönderelim. Yüzü kömür karası naaşı şehitlikle süslenmiş madencilerimizin Rabbim taksiratlarını affetsin. Mekânlarını Cenneti ala eylesin. Gönlü yara evi zindana dönmüş ailelerine sabrı celiller diliyorum. Bu çok büyük bir milli felakettir. Şu an içeride kalan kardeşlerimizin Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Onların umutları ve nefesleri tükenmesin inşallah. Baretleri afetleri olmasın önlerine düşmesin. Her geçen saniyenin salisenin önemli olduğu şu anlarda dualarımızla onlara destek olup Allah'a gönülden yakarmalıyız. Çünkü kulun tanımadığı başka bir kula duası kabul olur inşallah. Böylesi büyük bir madende hem de vardiya değişiminde böyle bir olay yaşanması talihsizliktir Lakin ihmal var mı, tedbirler tam olarak alınmış mı? Şimdilik bilmiyoruz. Bildiğimiz bir tek şey var: her gün toprağın altına girip çıkan bu kardeşlerimizin helal alın terleriyle çocuklarına ekmek götürmeleri, aileleriyle her gün helallik alarak işe gitmeleridir. Öylesine pak ve zor bir meslektir ki madencilik, ecel sizin en yakın arkadaşınızdır. Hele hele bizim gibi günü kotarmayı kar sayan bir toplumda yaşayan madencilerde bu olay iki üç katına çıkar. Yarım asrı geçkin madenci tarihimizde üç bini aşkın madenciyi şehit vermemiz devlet ve millet olarak vebalimizin büyüklüğünün aşikâr resmidir.
Memleketimizde bu tür olay olur, felaket diz boyundadır. Ve bir sürü konuşmacı TV'lere çıkar ileri geri konuşur. Bir çok konunun uzmanı(!) boy boy arzı endam ederler. 'Şöyle olsaydı böyle olmazdı. Böyle olsaydı şöyle olurdu.' Sözleri kulaklarımızı tırmalar. Madenden sağ çıkan bir helal alın teri sahibi genç şöyle açıklama yapıyor. 'Arkadaşlara o tarafa doğru gitmeyin dedim beni dinlemediler. Oldukları yerde kalsalardı ölmeyeceklerdi. ' Başka bir bilgi şöyle: 'Gaz maskeleri 45 dakikalık. Ayrıca yol mesafesi çok uzak.' Ya adama sormazlar mı? Neden, Niye, Niçin????
Bu olayın en önemli karelerinden biri de yaralı madenci kardeşimizin tüm Türkiye'yi ve Dünya'yı ayağa kaldıracak berraklık ve saflıkta ki söyledikleri...hepimiz izledik ve etlerimiz diken diken, yüreklerimiz gümbür gümbür attı.Ya bu nasıl bir yürektir? Bu nasıl bir asalettir? Ölüm çukurundan çıkmışsın, canın burnunda ve sen soruyorsun: "Çizmelerimi çıkarayım mı?" Neden? Devletin ambülansına ait sedye kirlenmesin diye... Ey elbiseleri, yüzü, çizmeleri kara ama yüreği tüm kainatı aydınlatacak kadar berrak kardeşim. Şu son yıllarda toplum olarak kaybettiğimiz nice değerlerimizi gün yüzüne çıkardın. İnsanlığımızın küllenmiş yüzüne tertemiz nefesinle üfürdün. Bizleri kendimize getirdin.Senden Allah sonsuz kere razı olsun.
Evet işte biz böyle bir milletiz! Nerede, ne zaman, ne yapacağımız belli olmaz.
Gelelim öbür yanımıza... yani vurdumduymaz yanımıza... Yaptığımız işlerde devamlılık yoktur.Ancak başımıza bir felaket gelirse biraz kımıldıyoruz. Az zaman sonra hemen unutuyoruz. Niye olayın başından tedbirlerimizi sonuna kadar almayız? Alsak bile göstermelik bir kaç gün sonrası yoktur. Eğitimler, teçhizatlar neden yaşadığımız bu asra uygun değil? Neden, özel sektörler sıkı denetimden geçmezler? Böylesi büyük bir madenin bu tür durumlarda kaç alternatifli kurtuluş yolu var, çıkış noktalarına başıboş koşan madencileri yönlendiren grup amirleri yok mu? Her sağ kurtulan kişi 'amirlerimiz bizi yanlış yönlendirdi ' diyor. Acaba neden? Velhasıl kelam olan ölene oluyor. Bizler de havanda su dövüyoruz. İnşallah böylesi felaket bir daha yaşamayız. Savaşlarda bile bu kadar toplu ölüm zor olur. Külahlarımızı önümüze koyup derin derin düşünmeliyiz.
Tüm yetkililere ve nefsimize So(r)ma'yı unutturmayalım.
Tekrar şehit olan madencilerimize Allah'tan Rahmet, geriye kalan yakınlarına ve tüm halkımıza sabrı celiller diliyorum.