Sorunlar Sorunlar Sorunlar
Hayatımızda onlarca sorun varken bunlar da yetmezmiş gibi kendi kendimize sorunlar yaratabiliyoruz ya işte bu bizim birey olarak da toplum olarak da hiç bir zaman formdan düşmeyeceğimizin bir kanıtı.
Problemlerle karşılaştığımızda oturuyoruz efendi efendi yerimize yokmuş gibi davranıyoruz. Sonra başımıza gelen ilk zorlukta nerede bu devlet, insanlık ölmüş bee! Diye naralar atmaya çekinmiyoruz.
Toplumsal olarak aslında bireysellikten başlayarak bir çöküşe girmiş durumdayız. En başta ortak yaşam alanlarımızın sadece bizim için var olduğunu düşünüyoruz. Bir tarafta biz ve çevremizdekiler var bir tarafta da ötekiler ama içerisinde bulunduğumuz ortam bizim alanımız ve istediğimiz gibi kullanabiliriz orayı. Duruma göre çöp atabilir, tükürebilir, sigara içebilir hatta dağıtabiliriz. Tanımadık birinin o ortama girmesi demek onun bizim kurallarımıza uymasını gerektirir. Hatta çok da güzel bir atasözümüzde vardır. Her horoz kendi çöplüğünde ötermiş. kurallarımıza uymayan yabancılara nutuklar atar şöyle yapma böyle yapmak çok yanlış gibi. Ancak birileri bizi uyardığında aynı biçimde asabileşir bazen de çok çirkinleşebiliriz.
Toplumsal çöküş bizi insan olmaktan da çıkartmakta yardım etmenin sadaka vermek olduğuna inandırmakta. Bu da sadaka için el açmayı daha cazip hale getirmekte. Verdikçe daha çok açılan o el zamanla yüzsüzleşiyor ve verilen sadaka anlamını yitiriyor. Senelerce elinde aynı kağıtla sağır dilsiz veya hasta kanser kağıtlarıyla dolaşan insanlar gördüm ve şunu anladım ki dilencilik günümüzde meslek olmuş haberimiz yok.
Şu bir kaç haftada aslında insanı üzen ama biraz olsun umutlandıran olaylar yaşandı. Onlarca olay gerçekleşiyor her gün. Gündem çok kalabalık. Tutuklamalar, mahkemeler, intiharlar, darbe söylentileri, futbol ve tekel işçilerinin durumu.
Umutlandırıyor dediğim şeyde gariban tesellisi derler ya öyle bir durum. Tekel işçileri eylemde ve umutla emeklerinin karşılığını alabilmek için savaşıyorlar. Ancak çözüm üretebilecek tek kişi duymazdan geliyor çığlıkları ve sevindiren yanı işte bu çığlığa halkın ses vermesi.
Halk kendi seçtiklerine karşı gelemez duruma geliyordu bugün bu direniş olmasa. İçkinin sigaranın tekel olması değil de meclisin tekel olması kadar önemli bir sorun olabilir mi?