Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 1
İhtiyaçların sağlanma zorunluluğu, kişi bünyesi dışında kişi-kişi ya da kişi kişilerdi sosyal ilişkilerini kurmanın yansımasını vermişti. Toplumsal sürece gidecek yol adımının başında, sosyal ilişkiler vardır. Hiç bir başlangıç sosyal ilişkisi, haberdarı olmadığı toplumsal ilişkiyi amaçlamamıştı.
Ya da hiç bir sosyal ilişki nedeni olacağı öznel nesnel yansımaları nedeniyle toplumsal bağıntıyı hedeflemiş değildir. Bu kulvarın yol adımı içinde olukla ortaya konan yol adımları da kaçınılmaz oluşla toplumsal ilişkiyi, toplumsal ilişki de evrensel ilişkiyi ortaya koymuştu.
Ama ne toplumsal ilişki, ne de evrensel ilişki; sosyal ilişki değildi. Bu süreçler sosyal ilişkili alan kazanımı içinde sosyal ilişkili sosyal yumurtadan çıkmışlardı. Ama sosyal ilişkili öze bağlı yumurtanın kabuğu değillerdi. Artık sosyal ilişkiler de eski sosyal ilişkiler olmayıp, toplumsal ve evrensel ilişkilere bağlı, sosyal ilişkilerdi.
Sosyal ilişki, başlangıcın sosyal koşulları içinde olmayan toplumsal ilişkili ve evrensel ilişkili çevrimlerle bir diyalektik içine girmişti. Bu yeni olan toplum sal ve evren sel ilişki tipleri, başlanış sosyal ilişkilerinin; ne içinde vardılar, ne de hedefinde vardılar. Yeni sosyal ilişki hem özel alandı. Hem toplum sal ve evren sel olandan ayrı olamaz denli, insanın kendi olgunlaşmasının alanıydı.
Sosyal ilişki, zorunlu gereksinmelerin bir arada beraber sağlamanın alan ilişkilerini ortaya koyarken; grup eşlik, gruba bağlılık ve grup hareketini yineleyen grubuna bağlılığa vefa olucu sosyal duyguları ortaya koyup öne çıkarmağa başlamıştı.
Sosyal ilişki, bir arada olmakla bir birini gören aynaların; ayna içi ayna yansıma etkimelerini veren sürecin en hızlısını yansıma biçimidir. Kişinin doğadaki kişi-doğa etkileşimli ayna yansımasına nazaran sosyal ilişki; çok katlı, hızlı etkileşen ve öğrenilen bir yansıma girişmesidir.
Artık sosyal ilişki, kişinin kendi bünyesi dışındaydı. Böyle olmakla kişi; kendi gibi olan bünye ve öznel oluşların katılım verdiği olguların içindeydi. Ve yine kişi, kişinin kendi deneyimli kazanımından daha fazlası olmakla; kişinin kendi deneyimleri içinde olmayan; kişinin sosyal eşlerinin deneyimleri de bu ayna içinde ayna yansımalı kazandırmaları nedenle kişinin kazancı olur. Böylece sosyal ilişki içindeki kişinin kazancı çok katlamalı sosyo öznel etkileşmeli süreçler ağı olmaktadır.
Kişi bir kaç deney yaşayıp farkına varıp öğreniyorsa; farkına varamadığı belki de o ana kadar yaşamadığı birçok deneyimleri de grup eşlerinin deneyim aktarmalı öznel anlatım yollarıyla öğreniyordu. Öznel öğrenme pekişmeli olmamakla birlikte, zaman ve mekândan deneyim edilen öğrenmelerden çok hızlıydı. Öznel öğrenme zaman ve mekânı kısalttığı gibi deneysel ve fantezi zaman mekân ilişkilerini de kurgulatmakla; düşünce gücünü patlatıyordu.
Yansımanın bir şekli de, yansımaların özneler uhdesinde taklit oluşla dönüt vermesidir. Sosyal süreçler taklidi yanıtlarla da çok katlamalı öğrenme olmakla süreçlerin içine katılıyordu. Görüldüğü gibi sosyal ilişki; sosyal eylem sellik öznel eylem sellik ve taklidi eylem sellik vs. olmakla çok katlamalı süreçlerin kotarıcısı olmaktadır. Bütün keramet bu dinamiklerdeydi.
Sosyal ilişkili çok katlayıcılar sosyal ilke oluyordu. Aynı yöne havalanan göçmen kuşlar gibi ya da aynı yöne dönen denizdeki milyonlarca küçük balık sosyal yaşamlı sürü ile yine milyonlarca sığırcıktan oluşan sürünün aynı yöne dönmesindeki benzer ilke, insan sosyal yaşamında da görünmez bir etki imleç oluşla çalışıyordu. Çok katlamalı öznel bağıntılı sonuçlar, "ortak algı" ortaya koyuyordu. Bu senkron (eş zaman), sürü sosyal yaşamı içinde ortaya çıkıyordu.
Köleci süreç ortaya konana kadar ortak algılı senkronlayıcı öznel süreçler yalın ve yalansız olmakla, eş zamanlı dıştan ortaklaşmaydı. Yani kolektifti. Yani bu süreçlerde istisna kabili olmakla birbirini satma, yalakalık yapma türü kişi çıkarlı arazlar hemen hemen hiç yoktu. Bu nedenle birbirinden habersiz ve birbirinden uzak totemi yapılar, bu kolektif oluşla aynı yöne, benzer şekilde devinim vermenin, benzer tutumları içinde girişmekle yöneliyorlardı.
Ortak algı sürü yaşamın ve sosyal yaşamın temelidir. Ortak algı daha ilk baştan hazır edilmemişti Değişen dış şartlar, değişime uygun biriken niceli iç tepki ve bağışıklıkları depolamakla, adım adım milyonlarca seneden beri süzüle gelen niceli ve niteli birikimlerdi. İçimizdeki sevki tabii (içgüdü) olması denetilen içyapı ve dış yapı etkileşmeli diyalektiktir. Dış yapımız; yalın doğa kadar, ondan daha etkili de olabilen doğa içindeki bir sosyal doğanın da, etkisi altındadır.
Çevrimleşmemiş bir eylem (neden); sebep olacağı sonuçtan hem habersizdir, hem de öncedir. Bir su doğayla toprakla girişmeden onu aşındıracağını bilmez. Bir kez girişmeler başlayıp çevrimleşince de yalın ve karmaşan yansımalarının çevrimini vermeden de edemezdi.
İşte yalın ve karmaşan yansıma, çevrimli tekrarlar akıl ve bilinç olmakla; öznel dünyada yeni bir yansıma alanı olmakla; düşünceydi. Denebilir ki düşünce ve eylem aynı andadır. Biri diğeridir. Yani eylem düşüncedir; düşünce de eylem olmakla aynı anda ve ilktirler. Ama aynı anda olanın arasında bile bir faz farkı vardır. Bu faz farkı, saniyeyi ve saniye altını, parçalı hale getirir.
İşte aynı olanın; geciktirilen, engellenen kısmı, faz farklı yansımadır. Faz farklı yansımanın öncesi sonrası içinde yansımalara etkiyen ve bu yansımalardan etkilenen olmakla; görece olan faz farkı düşünce ve eylemi oluşturmaktadır. Bir olgu ve olayda düşünce faz farkı önde iken, eylem sonradan olmakla eylem bu düşünceye göre ortaya konabilir. Kimi durumlarda eylem olanın faz farkı önde iken; eylemin düşüncesi sonradan ortaya konabilir.
Yani süreç içinde aynı olanla, birlikte olanın; tıkaçlanması, sürtünmeli olması, geri yansımalı olması, ileri yansımalı durumlarla karşılaşması içinde süreç parçalı ve faz farklı duruma dönüşecektir. Sali saniyeler içinde onlarca, binlerce faz farkı veren parçalı oluşlar demek; eylemseli olanın düşünseli; düşünseli olanın eylemseli, olması demektir. Yani faz farkı, görece olanı ortaya koymasıyla; eylemseli olanlar (frekanslar) çeşitlenmektedir.
Bir yerde etki olan, eylemseli; diğer yerde akıl ya da düşünce veya zekâ, olmakla görece olmuştur. Fırat olup akan eylemseli durum ile faz farkını veren tıkaçlı durumuyla Keban Baraj gölü olan Fırat, görece ve yaptırımca birbirinden farklı zaman durumlu yansımalarıyla olan farkı bize öznellik yansımasıdırlar.
Aynı hafızalı akan eylemselik ya da aynı eylemseli oluşun hafızasıyla akan Fırat, baraj alanı içinde tıkaçlaşır. Bu tıkaçlaşma kaynaktan osilasyon olanla; kaynak baraj arasındaki süredurumlu faz farkı ile yeniden eylemseli olur. Kaynak osilasyonu, artık baraj öncesinin Fırat yansımalı osilasyonu değildir. İşte barajda dökülen faz farklı eylem nedenle elektrik üreten durum; en az ikili faz durumun bileşkesidir.
En az iki faz farklı durumun girişmesi olmakla akan Fırat; üreteceği elektrikten hem habersizdir. Hem de üreteceği elektrikten öncedir. Barajda dökülmekle akan Fırat suyu; aynı tekrarlı çevrimler içine giren yinelemeleriyle artık Elektrik üreteceğini bilmektedir. Bu sürecin tek kusuru var, süreci kendi kendisine hafızada canlandıramaması.
Hafızada canlandırma süreci pek çok bileşke faz farklı süreçlerin bambaşka benzer algı süreçlerini bir arada taşıyan süredurumların, bir arada çevrimli ortaklaşmasının; sentezci yetenek kapasitesidirler. Bir kaynakta fışkıran suyun göze gerisiyle, gözede akan suyun faz farkı vardır. Kaynak nokta gözesinde akan suyun bir metre ilerdeki ile gözede yani çıkan suyun da faz farkı vardır. Bu faz farkları bambaşka yansıma özelliklerini içerirler.
Örneğin gözede çıkışla akan suyun birçok faz farkı olmakla, birçok derişimleri de vardır. Gözede çıkan suyla akan suyun görece sıcaklık faz farkı oluşur. Debi farkı oluşur. Derinlik, yukalık, yayılım gibi basınç faz farkı olur. Arkada gelenle, önde olanın suyun aşındırma etkili erittiği madensel maddeden ötürü suyun içerik yoğunluk farkı vs. faz ve derişim viskozitesi Şb. Türü farkları oluşur.
Bu birçok faz farkı sentez; bir alan içinde yalıtılır. Yalıtılanların görece faz farklı girişme veren düzenli çevrimleri oluşur. Bu çevrimler kendi içinde birbirine ağ etkili giriş çıkış bağıntısı olurlar. Çevrim içinde baş ve son aynı yerdir. Yani önce olan sonra sonra olan önce olan gibi davranışlara dönüşür.
Faz farkları; ölçme, değerlendirme, yargı ortaya koymanın görece kıyası olurlar. Aklı, zekâyı ortaya koyarlar. Yalıtımlı ortam içinde çevrimli faz farkları; farklı iki ısı durumu gibi olmakla sizlerin ısı algılı; ısıölçeriniz olmaktadırlar. Sözgelimi birbirinden farklı faz açısı yapmakla dünyaya gelen güneş ışığı da ha keza aynı ortak algıların değer yargısı olmaktadırlar.
Gelmiş olanla, gelmekte olan ışık ışınının, görece farkları vardır. Bunu burada tekrarlamayacağım. Fizikte çok iyi bilirsiniz. Bu faz farkına, atmosferi faz farkı ve yeryüzünün engebeli, pürüzlü; düz olması veya su ortamlı olması vs. gibi türlü yüzeyler olması nedenle tıkanmalı süreçler dâhildir.
İşte iki ışık ışınındaki onlarca faz farkı, yalıtılmış ortam içinde, hem bir görece kıyas süreçlerine dönüşmekte. Hem bir referanstır. Hem de geri beslenim faz farkları çevrimi olmakla hafıza ve akıl süreçlerine dönüşmektedir. Karmaşıklığı veren de bu faz farklı eylemli olanlar; görece birbiriyle karmaşık girişmeler yapmanın bir ağ bağıntısıdırlar.
Unutmayın ki her çevrim; referans ve geri beslenilmiş faz farkları nedenle, bir seçme ayıklamadırlar. Bir oto kontroldürler. Kendi üzerlerine kendi etkimeli elektro motor kuvvetidirler. Birler niceliklerden; nicelikler de birlerden oluşur. Eş deyişle birler zıtlardan, zıtlarda birlerden oluşur. Bir, pek çoktur. Pek çok olan da, birdir.
01.04.2017
Günün yazısını ve yazarımızı kutlarızud83eudd20