Starnber'te Romantik Olmak
...Arabaya binerken merak uyandı. Yengem bugün bir kralın yaşadığı yere gideceğiz demişti çünkü. Würzburg'dan başlayıp ,güneye doğru giden , Münih'ten sonra Füssen'de son bulan güzergaha ?' Romantik Yol ?' deniyormuş. Amcam ve yengem yol boyu anlatmayı sürdürüyor.Kuzenim de arada bağırıyor:"abla çok güzel bir yer. "Almanya'nın kırsalını tanıtan bu güzergah ,sevimli kasabaları ,çiçekli köy evleri ,gölleri ,yerel şatoları ile Bavyera'nın tüm güzelliğini yaşatan ,keyifli bir gezip görme yeri. Son noktadaki Swangau kasabasında, iki göl arasındaki bir tepeye ,Bavyera Kralı Ludwig II tarafından, hayatı pahasına yaptırılan Neuschwanstein Şatosu , ?'Romantik Yol''un pırlantası..
...Göz alabildiğince yeşilin her tonu ve mavilerin muhteşem buluşması. Büyüleyici görüntü sarhoş edici."Amca, kral Ludwig burda mı ölmüş?" Amcam yanıtlıyor;"Çok meraklı yeğenim olması ne kadar yorucu.Bunu tam olarak ben de bilmiyorum ,ancak anlatılara göre;Ludwig burda,
Starnberg Gölü'nde ölmüş.Çok sevilmeyen bir kral olduğu için mi öldürüldüğü ve akıl hastası olduğu için intihar ettği sanırım netleşememiş."
"Koskoca kral akıl hastası,hımmm ilginç.Ama kötüyse kesin öldürülmüştür,"diyorum.
"Zatenn sevilmiyormuş "diye devam ediyor amcam.
Gölün etrafı yemyeşil çimlik düz geniş alan.Beyaz,kocaman,görkemli şatonun büyük kısmında ön ve arka cephesinde bizim minarelerimizi andıran kubbeler var.Çatıda da bulunan kubbeler arasındaki heykel figürleri anlayamadım.Kiliselerdeki figürlere benziyor.Kiliseye ilk gittiğimde biraz korkmuştum.İçeri girdiğimde burnumu yakan tuhaf bir tütsü kokusu yetmişti bu korkuya.Ön tarafta yine beyaz mimari şatonun devamı. Ondan sonrası uçsuz bucaksız yemyeşil ağaçlar. Burda ağaçlar sanki konuşmayı biliyor da her an merakımı gidermek için burda yaşanan aşkları, entrikaları, işkenceleri, sevinç ve hüzünleri bir bir anlatacak gibi görünüyor.Burda doğanın canlılığı enerji veriyor insana.Ölü suratları hatırlatan soğuk heykelcikleri görmezden gelirsem tabi. Ben çok korkardım o yıllarda ceset kelimesini duyduğum an bile. İstemeyerek komşumuz öldüğünde cenazesini görmüştüm.soğukluğunu sanki hissetmiştim.
gölün etrafı o kadar çok ağaçla kaplıydı ki ;şatoya yaklaşmadan görmek mümkün değildi.
Amcamdan 2.Ludwig'i anlatmasını istiyorum."Amca ben bu deli kralı merak ettim",amcam gülüyor."Ben ansiklopedimiyim,deli olması merak uyandırmıştır sende"diyor.
"Evet deli bir kral halkı nasıl yönetebilir ki?"
"Hayır,diyor amcam,tam olarak deli değil, bu onun lakabıymış.haydi gelin bu deli kızım merakını yensin.Girişteki tanıtımı okuyalım" ,diyor ve girişe yöneliyoruz.
"Panodaki yazıyı tercüme ederek bana okuyor.veririz".
...."2.Ludwig, inanılmaz romantikmiş."diye başlıyor amcam.
"Amca yavaş okumalısın not alıyorum yoksa unuturum ben."
"Tamam,diyor ve devam ediyor;bu romantik kralımız herşeyi göze almış, inanılmaz para harcamış gökyüzüne yakın olmak için.Amcamın sözünü kesiyorum;"yıldızların koynunda uyumak istemiştir amca," gülüşüyoruz."Bak,gördün mü, biz bile güldük.Deli lakabının hakkını vermiş" diyor amcam.
"Şatonun yapımında mimar yerine sahne tasarımcısıyla tanışmış, ilginç" diyor amcam."Şatonun duvarları Richard Wagner in opera sahneleriyle süslenmiş.En sevdiği hayvan kuğuymuş. Savaş ve silahtan nefret edermiş, ama kral olması romantik olmasını engllediği için çok üzgünmüş. Deli prens ünü almış"
Füssen'e kadar kasabalardan geçerken yol boyu ortaçağ romantizmini gerçekten hissediyor insan. Krala ve bu güzergaha romantik yol denilmesinin hakkını fazlasıyla veriyor...
güzel bir gezi ve anı olmuş, akıcı bir dille anlatmışsın arkadaşım,👍 kalemine sağlık