Suç ve Gerçeğin Öyküsü - 4
her itki bir bitmenin sembolüdür önce tohumlanır bitersin çorak da olsa toprağın suskun şemasında ya da süreçleymiş diyip itersin bittiğin son yolculuk toprakta...
bir varmış bir yokmuş diye başlar hikayemiz,
bitmeyecekmiş sanırsın daralanda kırılgan serüvenin oysa bilinmezin dümeni yok...ardı arkası gelmez ki tükenişlerin gülümsemek isterim fakat anımsadığım kopup giden zamanın sonrasında boşluğunda tek gerçeğin,neyi bilmediğin aslında hiçbir şey bilmediğindir...sığındığın unutma adına gülmecen...
.............akıl savaşları..........ve yanıltmacalar
Üstünlüğün belirtisi nedir senden daha atılgan ve kurnaz olanın kendi zeka sefilliğini üstün kılması mı sırf kendine göre belirleyici materyalleri elinde bulundurarak seni bir köle kılması mı ya kendi tükenişinin esareti ya kendi akıl hapishanesindeki tutsaklığına farkında olmadan kendi kölelik işleyişi...ve çatlayan bedeninin geride bıraktığı ölü hücreler ölümüne yetişemeyen dirilim hücreleri sessizliğe gömülen sesle anılır olan geçmişi......
Neyi kurtarmanın peşindeler... neyi kurtarabilirler ki kendi ölüme doğru koşan yaşam konforlarından başka... o da geçici... aklın serüveni bir başka aklı himayesinde hizmete yönelik kullanmaktan başka neyi peşler ki...
Senin adına siyaset yapıp seni ?kurtarma' yanıltmacılıklarıyla kendi yaşam konforlarını seni bağımlı kılarak sürdürenlere...