Sus

Büyüdük galiba; hiç bitmesini istemediğimiz günlerden geçtik. Çocukken yarım yamalak kurulmuş düşlerimiz, pembeden biraz buruk gri'ye çalan hayallerimiz vardı.

Şimdi kim olduğumuzu bile hatırlayamayacak kadar unutkan, sevmeyi çocuk kalbiyle cümleler kurmak sanacak kadar masum, ve olmayan, olmayacak olanı bekleyecek kadar hayalperestiz. Biliyorum böyle olsun istemezdik, gördüğümüz bütün güzel düşlerin sabahına uyandırılmak zorunda bırakılmıştık işte, oysa biz gördüğümüz düşlerin gerçek olabilecek kadar gerçek, ve bir ömre sığacak kadar uzun olsun isterdik... olmuyormuş bir kalp kendinden ağır bir aşka yer bulamıyormuş içinde. oysa bir aşkın kütlesel ağırlığı sevdiklerimizin yokluğundan daha ağır olmamıştı hiçbir zaman.

Şimdi sus diyorsun ya, anlatma içim yanıyor diyorsun ya, ben o yangında binlerce kez yandım sevdiğim. Binlerce kez geçtim cehennemin dibinden, binlerce kez bu aşka yandım ben. Şimdi sen yanmaktan bahsediyorsun ya sevdiğim. senin yandığın ateş yakmaz beni, ne ateşlerde yandım ben, senin yandığın ateşlerde sadece üşürüm ben ancak. . .

06 Ocak 2013 1-2 dakika 2 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar