Tabu Totem Ve Put 1

Tabu, totem kavramımız, haz ve elem girişmeli olan dıştan karşılanmaların, insandaki dış dünyaya değin sağlayış girişmeleri sonucundadırlar. Bu sonuçların, içte mana algısına dönüşüşle, dışımızdaki bir alana göçmeleri olayıdır.

Zaten haz ve elem türü uyarımlar, sizdeki kaygılar ve hoşlanmalara dek güdülerin imlecidirler. Kaygıların ve hoşlanmaların, birikme eğilimleri, kişide panik, korku, huzur, saygı gibi girişmeli kendilik yönelimlerini tekrarlatırlar.

Nasılsa aynı kaynağın tekrarı, sizde örneğin, hoşlanmanın cazibesini belirtir olacaktır. Kaygının da karşılanması olan tepki cevapları, her kaygı durumunda, yinelenecektir. Aslında yinelenen tepkimiz, rast gele tepkilerle davranır olunmalardan birisidir. Ya da bu cevabi tepki, bir çok tepkiler içinde bir kaçının seçilmiş olmasıdır.

Ve seçilenlerin alışkanlık haline getirilmiş olmasıdır. Alışmalar o olaya tepki olacakla, zorunlu bir denk düşme tepkidirler. Tutumlar her kaygı ve hazdı durumlarda yinelenen, belki de, tam bir denk düşme idiler.

En azında girişmelerin onlarca insan deneyimi olan, farklı edimleri vardı. Bu onlarca farklı tepkiler içinde o kaygıları veya o hoşlanmayı karşılar olanları da vardı. Buluşçu insan kendi deneyimlerini sosyal birliğe sundular. Geçmişte etkiye denk olandoğru tepki olmuş karşılanmaların iyi gözlemleri, totem aracılığı ile buyrulan bir tabu olmuştu.

Ve buyruklar doğru deneyimlerin otoritece seçilip totemle meşrulaştırması idi. Doğru deneyimlerin insanlarca seçilimi idi. Bu seçilimin, otomatik olan beklentisi de, yaşamın tabusu idi. Eski grup içi yaşanmışlıklar; sürü oluşturan yaşamın deney, tutum ve algıları, zaten bir tabu baskı idiler. Baskıcı olma (baskı yapma, kırpılma, hissedilen baskıya boyun eğmenin girişmesi) gibi nedenlerle, sosyal birlikti ilkel hiyerarşiyi çoktan ortaya koymuştular.

Acıkan insanın meyveye yönelmesi, acıkması nedeniyle insanın meyveye olan bağımlılık ilişkisidir. Ancak burada insan meyveye bağımlı iken, meyvenin insana doğrudan bir bağımlılığı yoktur. Bu bağımlılık şimdilik, tek yanlı süren bir girişmedir.

Elbette meyvede havanın karbondioksitine, ışığa ve toprağa bağımlıdır. Yani benci düzlemli birey yerlilik, genel görece çevreye olan bağımlılıktırlar. Birey ve meyve; karbondioksit, toprak ve saire; çevrenin kendisi olduklarından, çevrenin kendisi üzerine basınç yapan bir girişme ve yansıması da, mutlaka ki vardır.

Bağımlı ilişki zorunlu ilişkidir. Bağımlı ilişki insanda bir boyun eğişin, o bağca bir güdülür olmanın kaynağıdır. Acıkma insanı meyveye muhtaç eden bir boyun eğiş güdülenmesini ortaya çıkartmıştı. Bu gibi birçok güdülerin, insan-insan girişmesi (sosyal tutumu) ile dıştan sağlayıştı olması, yine bir sosyal girişmeli boyun eğişin, bağ ilişkisini de ortaya çıkartmıştı.

Bu hazdı elemdi gerekmeleri sosyal birliğin düzeni içinde sağlar olmanız tek başınıza doğadan sağlar olmanız gibi hemen gerçekleşen bir olay durum, değildir. Sosyal bağımlılık ilişkisi, sizin doğada meyveye hemen ulaşır olmanız gibi birden olmayıp, biraz insan-insan girişmedi ilişkisi üzerinden dolanaraktan ve biraz da gecikme ile gerçekleşiyordu.

Sosyal birlikti sağlayışla karmaşıklaşan dıştan sağlayış ilişkinizin bağıntılılığı ve insanın bu ilişkiyle olan bağımlılık girişmesi, kişiler zannına göre tam da anlaşılamıyordu. Bu sosyal bağımlılığın da bir sosyal güç noktası ile söylenilmesi gerekiyordu.

Sosyal birliğin bu sosyal birlik güç noktası; insanlar tecrübesinin ve insan eylemlerinin sağlanması olan bir karşılıklar çekeyi idi. Ve her bir eylemler sağlanmasına denk gelecek doğru karşılıkların ayıklanıp seçilimi sosyal birlikçe destekleniyordu.

Bir etki ve etkinin karşılanması olan cevabi edimlerin girişmesi ile bu nokta konuşturuluyordu. Bu sosyal güçtü noktanın değişmezlik algısı veren destekleri, tabunun kaynağı idi. Bu nokta tabuları taşır olmakla tabuyu buyurup; kişiyi kendisine bağımlı kılan sosyal güçtü alan da totemdi. Tabu kişi ve sosyal öznenin bir algısı idi. Totem, kişi ve sosyal algıların toplamı olan iki kaynaktan beslendi.

Tabu bir içlemin öyle olurluğunun yaptırım içlemi iken, totem bir tabular zarfıdır. Sosyal birlikler, girişen bu çoklu duyguların, insanı tedirgin eden algılarını, yalınlaştırarak, sadeleştirerek minnet ve mihnet üzerinden dolaşacakla cevap yapıp, biyolojik bireyin, işini kolaylarlardı. Sosyal birlikler biyolojik bireyin bu algılarını tabu ve totem eksenli aidiyeti ilişkinin mesajıyla giriştirirler.

İnsanın mana algıları üzerinde yalınlaştırma ve sadeleştirmeye dek dönüştürmeleri yapan totem, insan öznesinin temel yansıması olan çoklu bilinç mantığı edinmedi yeteneğini olanca ağırlığı ile üzerine almıştı. Böylece yansımaların girişmesi, ata totem tekilliğin kayrası ve gözetmesi biçimine toplanmıştı.

Bu tabu alan desteği, tekrar edilir deneyci davranışları; buraya koyan nesillerce, somut ve anlaşılır iken, sonraki neslin bu destekten (tabudan) yararlanması, soyuttu bir değişmezliğin anlanmasıydı. Sosyal birlik üyesi bir manevelayı kullanıyor, bu manevelaya bağlı giriştirmeler kimi kez art arda devinimlere dönüşüyordu.

Totem somutluğun; bir işin öyle oluşuna dek; o işin ileri doğru süren bir zaman akışıdır. Tabu toteme totem tabuya dönüşür. Durumun kimi kez; 'usulden' olmasıdır. Yani bu nokta tam bir somutluklar ve soyutluklar girişmesi ve giriştirilmesidirler. Neden onu öyle yapması gerektiğini buyuran, bağımlılığını destekleyen, bir meşruiyettik güçtü. Sorumluluklar teslimiyete dönüşmüştü.

Yani kişi acıkmasının nedeninin kendisinde kaynaklı olmasını anlayabiliyordu. Bunun karşılığı olan daldaki meyvenin koparılıp yenmesi somutluğunu da anlıyordu. Anlayamadığı şey, sosyal yapının içine girince, meyvenin paylaşımlı aşamasından olan gecikir yenmesinin nedenini anlayamıyordu!

Meyveyi dalda koparıp yemek varken, meyvenin kendisine ulaşılmasındaki bu sıralamadı olan ve hiyerarşik düzenlemeyle yenmenin geciktirilmesi, nedendi? Kişiler bunu anlayamıyordu. Kişi bu yaptırımı sosyal yansıma (baskı) ile tabu olaraktan algılayıp, gözetiyordu.

Hâlbuki ilk sosyal birlikler girişmesi bu tabuyu süreçle ortaya çıkartmıştı. Sosyal birlikti girişmenin zorunlu, deneyimci bir somut girişmesiydi. Girişmenin ileri akan uygulaması nedensellikten çok sosyal bir ödevin işlemesi olaraktan ortaya çıkıyordu. Sosyal yapılanma kişileri bu ödevcil girişmesi ile etkiliyordu.

Sosyal birliklerin, doğadaki uzmanlaşan kişi özneldi av ve toplayıcılıkla ilgili yeteneklerini; taş ve sopaları kullanmalarına dek sağlayıştı beceriyi öznece soyutlama güçlerini; kurallı giriştirir olmaları vardır. Kişi öznellikleri şimdi daha sosyal girişmeydi. Yiyecek, güvenlik gibi egodu sağlayışlarının hem paylaşılır ve hem yaşanır olacak tutumlarıyla, sosyal birlikti kültürünü ortaya koymuş idiler.

Sosyal birlik, bu hiyerarşilerini; ortak kanı ve anlayışlarını; ortak bir nokta olan totemdi sosyal birlik alanıyla meşrulaştırılmasını da somutlamıştılar. Bu nokta hem somutluğun hem de soyutluğun ürem algısıydı. Bu totemdi yüklem, otoritenin giderek geleceğini toplumlarda da, halk ve toplumun adına yasama yürütme gibi yapabilirliklerdi meşrulaşmasının kaynağı şekline dönüşecekti

Söz gelimi totemdi söylemler yerine; meşrulaşmak için toplum içinde halk adına mahkeme kararları alınır oldu. Yine halkın temsilcisi olan meclisleri adına, kararları alır oldular. Bu hal meşrulaşmanın tabu totem kaynağını, açık edip; tümel gücün, kişilerde yarattığı halksa, toplumsa basıncının, tekrar tikel tekil algılarla kişiler bağlantısına götürülen bir bağ salığın seslendirilmesidir. Ki tekrardan kamu vicdanı ortaklaşması olaraktan, bir bütünleyen tavırla, tavana doğru yansırdı.

Sürecek

01 Ocak 2011 7-8 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar (2)
  • 14 yıl önce

    Bayram Hocam izninizle meyve- insan örneğinize bir itirazım olacak, canlılar arasında bilincin üst seviye temsilcisi insana özgü tabu-totem-put kavramlarını varlama sürecinde meyve(ki bitkilerin üreme organları) alt seviye bilinç (ilkel) temsilcisi olarak diğer canlılarla(insan dahil) etkileşir ve onlara bağımlı olarak yaşamını idame ettirir. Yani aslında meyvede insana bağımlıdır ki hatta bazı bilimsel araştırmalar özellikle bitkilerin bu bağımlılıkta etken konumda olduklarını ve diğer canlıları(insan dahil) edilgen konuma indirgediğini gözlemlemişlerdir.

    Konuyla ilgisi bakımında bu açıklamanın bir etkisi olup olmayacağını ise bilmiyorum. Ancak İnsan sosyalliğinin ve onun getirisi tabu-totem kavramının vede otoritenin soyuta dönüşmüş somuttan varlama bu kavramları bilinççe düşünmeye yetersiz toplumlara somut güç olarak yansıtmalarının tek nedeni doğadan ve gerçek varlığının temeli diğer canlılıktan ayrı düşünen ,kendini merkeze koyup kutsayan insanın bilinç seviyesinin üstünlüğünün beraberinde duyusal gelişimide tetiklediğini ama sonuçta temelinin varlığın

  • 14 yıl önce

    bir parçası olduğu gerçeğiyle yüzleşmesini engellediğini görüyoruz. Yani Bağımlılık kesinlikle her varlık arasında mutlak olduğu gerçeğinin sonucu, otoritenin topluma, soyutun somuta mutlak ihtiyacı vardır.

    Devamını merakla bekliyorum Hocam...