Tabu Totem Ve Put 3

Tabu artık kendilerinin farkına vardıkları, bir olgu ve olayların belirmesinde o olayın hep öyle olduğunun ya da onun hep öyle olacağının; olayların bağıntılı, gerektirmeli bir girişmeler olduğunu anlayamamaktır. Böylesi nedenselliği anlayamamakla tabu, şartlı refleks olmanın pekin bir bilgisidir.

Bu edimsellik insanın bir alışmasıdır. Alışma da, güven verenin, bilinip tanınanın, acayip olmayanın huzuru idi. Tabu bir yanı ile alışmanın güvende olan edimi iken; diğer yandan da, değişecek olana direnç ve travma olmanın bir edimce tutumuydu.

İnsanlar, neden ve sonuçlara dek olan; olaylar arasındaki girişmeli süreçlerini henüz bilinemez ve kategorize edemez olduğu dönemlerin, şartlı refleksti öğrenmeleri vardı. Bu şartlı refleksti öğrenme insanın tabusak algısının, doğal ve nesnel kaynağıdırlar.

Görülüyor ki yaşama değin, kültüre değin tutumlar kafadan uydurulan bir hayal ürünü değildir. Aksine insanların çevresindeki yansımaları, o insanın öznesince yorumlanmasıdır. Yorumların algıya değin olanı, yaşantı aşılan, olayların özüne değin olayın hem ilgilisi olan, hem de o olaya insanın yabancılaşılması olan bir durumdur.

Elbet bu yaşantılımlar da özne ile eytişime girerek bir takım soyuttan soyuta giden hayali süslemeleri de üzerine alacaktır. Bu hayal, insanın gerçek ile (olan ile) gerçek olmayanın, ayırt edilmesinin de bir sınama yanılma girişmeleridirler de.

Bir olayın, öyle olduğunun; olayın nedendi oluşuna dek bilinç edinilmemiş olmasının ve kimi olayın öyle olmasını takip eden olaylarla gözlemesi, onun o şekilde yerine getirirdiklik algısıdır. Artık kişiler nezdinde, nedenin yerini, değişmezlik ve onun öyle olmasının, dokunulmazlığı almıştır.

Şeylerin pekin olan, fark edilen gözlemleriyle öyle olmanın dokunulmazlık gücü; güce duyulan saygı nedeni ile güce boyun eğen, gücün hoşnutluğuna yönelimden kaynaklı bir kutsamacı, kutsallıktı davranışlara dönüşmüştür.

Sümerler de çocuklar bile günahkâr doğarlardı. Çünkü insan kurban edilme ritüelinin ortadan kaldırılması ile eskiden kurban sunumundan beklediği alışmaların, korku ve umutların kırılmasından kaynaklı, günahkârlığa değin suçluluk duygusunu, yüklenmiştiler!

Bu hal hırıstıyanlığın Adem'le Hava'nın kendi ilk günahlarını, kendilerinden sonraki nesile geçirdiği anlayışının; günahlardan arınılması olan, takdis edilmebiçimine dönüşmüştü. O dönemlere değin bir yaratılış destanı, çeşitli hayvan türünden bahisle anlatımlara girişirler. Sanki bu anlatımlar, her bir etnik yapıya ilişkin insan kurbanı yerine koyun ve kuşun kurban edildiğini tanımlar gibidir.

Yaratılış destanına dek anlatımlar ve isim alma ve isim vermeler gibi yaşantı aşmanın tanımlanması; bir usül olan totem anlamalar üzerinde olayların düzenlemesini anlatır. Bu anlatım ve tanımlamalar birer totemdi görevlerin belirtilmesinin totem üzerinde olan, girişme ve giriştirilmeleridirler.

Bu girişme ve giriştirilme, etnik totemlerin de birbirlerine göre ilahlıklarını ilan etmelerinin, yeni yeni beliren bir rekabeti idi. Put, tabudu algılamanın sürekliliği içinde olanların, insan bilincinde, kimi gelmiş geçmiş olan, sosyal aktarımların, kalıptı enstantane imleç oluşudurlar.

Put algısı bizlerde varsa da, bize daha çok Arap kültürü ile beraber gelen bir bellek çağrışımları oluşturduğu için bizim bu kavrama değin çağrıştırıcılarımız Arap kültürüyle tanışmamıza kadar uzanır.

Şimdiki sosyal kültürümüz, geniş bir insanlık tarihi olmaları anlamın değerlendirmesi olmaktan öte, Araptı put algısı üzerine kurulmuştur. Put deyince, sosyal kültürümüz, daha öteleri pek kavrayamaz. Yani çoğumuzda put ulamının, insanlık tarihi içindeki uygarlaşılmalarla oluşan bellek göçlerine ve bellek konumlanmalarına ilişkin; anlama ve fikirlerine dek devinişler, hemen hiç yoktur.

Aslında put, tarihin belli döneminde, edinimdi müşrik tutumu, yani geleneğe tapar olan Arap muhafazakâr tutumudur. Geçmişe göre de, yeni olanla Arap ilericiliğidir. Yeni tutumların geldiği hale göre bir etnik ayrışan belirlenmedir. Geleceğe göre Arap gericiliği de denilen tanımlıktı bir tutum. Bu anlamda, tamamen bize hitap etmemesi ile bizde olmayan gelenekleriyle, bizde kıt düşünce olurluk ifadesidirler.

Yeni olan tutum, sosyal algı anlamında kendi totemdi tutumunuzun, karşı totemdi tutumlara göre retçi yaklaşımınızın ön yargısıdır. Söz gelimi Hitit Kralı Suppiluliuma da kendi tutumlarını kültür olayı sayarken, karşı toplumların tutumunu da tam bir cahillik (cahiliye) sayıyordu. Avrupalıların karşı toplumları vandal saymaları gibi. Bu bir tarihi sosyal anlayışın kendisini, yansıtması olan öznel gerçekliğidir.

Sürecek

04 Ocak 2011 4-5 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    Putun oluşma süreçleri ve nedenleri, putların geçmişe göre yenilikçi , geleceğe göre gerici mutlak tek doğru iddiası ile kendinden önceyi etnik yapıda yok sayan kültürü oturtması ve yıkamadığı, koalisyona giremediği diğer putları yok sayması aşaması ki totemlerin sözcüsü güçler elindeki tabu potansiyeli artırılarak ve adeta gerçekliklere(bilimsel doğrulara) dahi meydan okuyarak var oluşlarının öyküsü.

    Devamını bekliyorum Bayram Hocam, saygımla...