Tarihi Anı
Ben hayatım da daha böyle bir an yaşamadım. Harbiden yaşamadım.
Benim bir sarı kedi vardı daha önce de doğum yapmıştı. O zamandan da anılarım var. Ama bu sefer ki anı bambaşka her ânı duygu yüklü.
Benim sarı kedi ikinci doğumunu yaptı. Bu doğumdan beş yavrusu oldu. Yavrular biraz büyüyünce ana kedi kayboldu. Ne olduğunu Allah bilir. Gözüm bunların üstündeydi. Birbirimizle et tırnak gibi olduk. Beraber yedik beraber içtik. Yavruları aç koymadım. Beş yavrunun birisi az büyüyüp kayboldu. Şimdi evin önünde dört yavru kaldı.
Yavru diyorum da üçü yakında koca kedi olacak. Kara kedi süslü kedi önceleri benden kaçar yakın yanıma yaklaşmazdı. Şimdi hepsi bana alıştı. Bıraksam gece yanımda yatarlar. Mino onlar gibi büyümedi. Çünkü yemiyor içmiyordu. Kendi kendime acaba anası yok diye mi yemiyor diyordum. Neden fazla yemiyor anlamaya çalıştım ama çözemedim.
En son benim Mino yirmibeş on ikibinonaltı tarihinde akşam saatlerinde kötü bir tıksırma yaptı. Durumunun kötü olduğu belliydi. Gece evin içine aldım. Sardım sarmaladım ısıttım. Fenalaşacağı aklımın ucundan geçmedi. O gece uyku uyumadım. Elektrikli soba yakıp iyileştirmeye çalıştım. Sabah olunca dışarı bıraktım.
Bir baktım ki benim Mino fenalaştı durumu kötüleşti. Hemen hazırlanıp bir veterinere götürdüm. Yani yirmialtı on ikibinonaltı tarihinde Mino ile birlikte veterinerdeydim. Mino'm iğne yedi. İlk fenalaştığı gün gözleri falan kapalıydı. Şimdi açıldı bakıyor.
Veterinerde iğne vurulurken iğnenin acısından iki sefer hafif elimi ısırdı. Ne demiş atalar gülünü seven dikenine katlanır. Bir söz de ben söyleyeyim. Kedisini seven ısırığına katlanır. Hastalandığı akşamdan beridir Mino'mu evin içinde tutuyorum. Mino'nun bölümü ayrı. Bıraksam gece yatağıma girer ağzıma yüzüme ağzını yüzünü sürter. Tıpkı elime yaptığı gibi. Mino'nun ağzı yüzü de kötüydü. Şimdi biraz düzeldi. Allah'ın izniyle Mino'yu turp gibi yapacağım. Yapacağım diyorum ama bu kedilerin hepsi pis ayağını diliyle yalayıp temizliyor. Bunların hastalanması normal.
Yaklaşık altı yedi saat önce dolaptaki tavuk etini çıkarıp pişirdim. Kedilerin tabaklarını yıkamıştım. Et biraz soğuyup yenme derecesine geldiğinde tabaklarını doldurdum. On dakika içinde sildiler süpürdüler bir şey koymadılar. Daha önce yoğurt süt veriyordum yiyorlardı. Artık yoğurda süde acıkmadıkca fazla yaklaşmıyorlar. Pişmiş et olunca uçuruyorlar. Bu sefer benim Mino'da çok yedi. Karnını tıka basa doyurdu. Şimdi evin içinde yerinde uyuyor.
Diğer kedilerim sıcak yerleri bulup yatıyor. Ama benim Mino kapının önlerinde bir yerlerde oluyor. Girip bir yerlere yatayım demez kapının önlerinde beni bekler. Gerçi dışarıda da sıcak yer yokki her yer soğuk. Benim evin içide soğuk ama yine dışardan da sıcak. Mino ancak evin içinde iyileşebilir.
Otuz on ikibinonaltı
Yakuphan Kılınç