Tebessüm Provaları
Farklı bir şehirde, farklı hayallerle, farklı düşlerle yaşayan aynı yolun iki yolcusuyduk sen ve ben. Yaşanmışlara esir düşmüş, anılara mahkum olmuş yaralı kalbin vardı seni bulduğumda. Seni tanıyalı bir yıl olmuştu. Fakat!! ?Ne bilirdim ki tanımanın, bulmak olmadığını?.
Çevreme bakıyorum herkes mutlu, herkes sevinçli, herkes tebessüm etmekte. Daha yakından bakmak için yaklaştığımda her şey sus pus oluyor. Arkamı dönüp bakıyorum, karanlıklar içinde yol aldığımı fark ediyorum. Sanki alacakaranlık kuşağı.
Ve dokunacak kadar yaklaştığımda mutlulukların ?keder?, sevinçlerin ?hüzün?, tebessümlerin ?acı? olduğunu görüyorum. Sanki herkes ekran koruyucu kullanıyor hayatında. ?Ne bilirdim ki bakmanın, görebilmek olmadığını?. Anlamıyorum hayatı!
Gerçekten de böyle değil mi! Hepimiz ekran koruyucu kullanmıyormuyuz evimizde, iş yerimizde, arkadaş sohbetlerinde! Kimseyi kandırmak değil bu aslında, kanamak içten, içe. Saklıyoruz işte yaralarımızı herkesten, her şeyden.
Gün geliyor kapımız aralanıyor. ?Ben doktorunum, yaralarını sarmaya geldim?. Hayır, hayır. ?Yaram yarimdir, yaralarımı beni yaralayan sarsın, dokunma yüreğime bırak kanasın?. Diyerek red ediyoruz. Bazen de izin veriyoruz yaralarımızın sarılmasına.
Sana yaklaştım, sana dokundum. Artık biliyorum ?ben doktorunum? diyenlerin senin yaralarına tuz bastığını. Artık biliyorum o güldüğün fotoğrafında en derinden ağladığını, artık biliyorum gülüşlerinin tebessüm provaları olduğunu.