Tek Suçum Yaşamam
Evet dediğim gibi, suçluyum. Hem de öyle bir suç işliyorum ki, affetmek neredeyse imkansız. Aslında herkes bu suçu bilerek veya bilmeyerek işliyor. Ben de işliyorum. Yaşamak; öyle bir suç ki...insanın kanını donduruyor. Bu suçu işlemekten zevk de almıyorum.. Ama herkes gibi, doyasıya ve bıkarcasına, dünyayı terketmekten korkarcasına işliyorum...
Belki sizler büyüklük yapıp bundan dolayı beni yargılamazsınız... olsun, yine de kendi kendimi ben yargılayacağım.. dedim ya, yaşama suçunu, tadında işliyorum..birilerinin bedel ödemesi gerek, onu kendi adıma üstleniyorum. Sahi üstleniyorum diyorum da, bunu üstlenmenin anlamı ne ki.. ne desem doğru olur bilmem, ama ben de bilmiyorum ki... idare edin.
Acaba, yaşamayı neden bir affedilmez suç olarak algılıyorum, soranlarınız ve merak edenleriniz mutlaka vardır... açıkçası haketmediğimi düşünüyorum, çoğunun da hak etmediği gibi. Evet, insanları eleştirmek tepki toplar.. lakin bundan korkmak daha da beterdir. İşte bu nedenle çekincelerim yok. Dünyaya neler verdim ? diye kendime sorduğumda, kısık da olsa bir iç ses duyuyorum: <;<;hiçbir şey... bu benim bütün kemiklerimi çatır çatır, paletle ezercesine kırmaktadır.. duydunuz değil mi.. sessiz ama derinden gelen, içi dolu kocaman bir hiç...>;>; Hangi zorda kalana el uzattım diye de kendime bir soru sorayım dedim.. geri vazgeçtim, utandım... ama iç sesim bunu da duymuş olacak ki... kulaklarımın dünyanın dönüşününün sesini duyar gibi patlamaya doğru ilerlediğini gördüm...
Zira, o aynı ses tekrardan gelmişti.. bu seferki daha da haykırırcasına içimi ürpertti:<;<; sadece kendi midene hizmet ettin.. >;>; tekrar beni bir utanma hissi kapladı.. yüzüm sanki soba alafı yemiş gibi oldu... yanaklarım ise,salçalık domates gibi.. ama yine de sevinmedim değil...yo yo kızmayın, bencilliğime sevinmiş olamam değil mi.. sevindiğim nokta, halen utanma hissimi kaybetmemiş olmamdı.. gerçi kimseye bir faydası da yoktu... Ama bu, bir nebze de olsa insanların duygularına, içinde blundukları imkansız şartlara bakışımı gösterdi...
Böylece beklerken, bir an daldım gittim.. Kafamı tekrar kaldırdığımda, zihnimde olgunlaşmayı bekleyen, öznesi yüklemi bir birine girmiş bir soru, yuvadan kaçarcasına kulak zarlarımı hayrete düşürdü... Sen olmasaydın, dünyada ne eksik kalırdı...Tabii, diyemedim ki:<;<; bunları ben bilemem, burada olma sebebimin oluşturucusu bilir... >;>; Yine de insan olarak düşündüm... tekrar tekrar, yorulurcasına kendime sordum...ne eksik kalırdı... bir türlü bulamadım...lakin etrafıma baktığımda, aslında bir çoğumuzun da bu arayış içerinde olduğunu anlamaya çalıştım... o zaman aklıma gelen şey: doldurman gereken boşluğu bul ve acilen doldur oldu...
Eğer doldurmazsan, sen gittiğinde yerini biri çoktan doldurmuş olur...adın ise sadece Garipliklerde yaşar; bir de sevgi taşıyan gönüllerde...Yetiyorsa bunlar sana, yaşamış olan birinin bıraktıkları olarak...o başka... 01:46 19/04/2012