Tek Yüküm Yüreğimdeki Yağmurdur

''ÇARE'' min tek '' ÇARE''-sizliğine sinmiş alaca karanlığın buzdan örülmüş kalesinden yazılıyor bu satırlar sana.
Habersiz hazırladığın ve o na gülümseyecek kadar olsun önemsemediğim hayatın anlamsızlığa en yakın noktasında, Bayram öncesinde...





Yine en sevdiğin beyaz güllerle geleceğim; bana sonsuza kadar açılmayacak kapına. Öyle bekleyeceğim ki zaman utanacak bekleyişimden! Öğrettiğin gibi, dimdik ayakta, sarsılmaz, güçlü, umarsız. Yüreğimdeki yağmur yüklü bulutlar sağanak sağanak diz çöküyor gözlerimde.





Her sabah gün ışığına, dipsiz bir karanlıkla aslında sana ''merhaba ışığım'' dediğimi, her gece siyahın en güzel tonuna zehir gibi bir ışıltıyla '' günaydın gecem'' diye sana seslendiğimi fısıldayacak; yokluğundaki buyurgan varlığına. Tek yükü yağmur olan yüreğim anlatacak; sessiz notalarla bestelediğim tüm şarkıların senin mabetlerinde yankılandığını, ben suskunluğu içip sana susarken, duyacaksın içimde yürüyen ayak seslerini.





Boşluğun şahikalarına zincirlediğinden beri kendini, anlamsız sükutlar kol geziyor kendine ağlayan yağmurum da. Sen siz gecelere uyanıp, sabahlara uyuyorum; gün ışığına hakaret eden bir marazla örtemediğini kusuyorum uykularımı. Issızım çünkü sen varsın, kimsesizim çünkü sen varsın! Uçurum gibi düşüyorum sana her nefeste. Dağ gibi bir an 'dan aşağıya düşerken hep üşüyorum. Isınmıyor; sana gelişlerimde ki benden gidemeyişin. Gözlerime diz çöken yağmurun ateşine sen yağ(a)mıyorsun artık, ben ateşi yakıp ateşi boğuyorum yükümle... Sonra mabedinin içinden söküp seni, adına, ruhuna, en koyu siyahın demlendiği gözlerine, kısacası sisten bir ülkenin okyanusuna yaslanıyorum. Öğrettiğin gibi, dimdik ayakta, sarsılmaz, güçlü, umarsız... Ve sen geçiyorsun sevdiğin kan kırmızısı bir şafakla üzerimden.





Yüreğindeki gök kuşağıyla yüreğimdeki yağmur karışıyor; zamanın tablosu düşüyor bekleyişimden. En koyu siyahları demliyorum; yağmurun öptüğü düşlerime. Yağmurum tek sana yağıyor gözlerimin hoyrat mavisinden. Tek yüküm yüreğimdeki yağmurdur; her nefeste, kentlerimin, insanlarımın, bayramlarımın maktul gülüşlerine yağmayan ...




İçimde yürüyen ayak seslerin, sonsuzluğa vaat edilmiş bir çağrı gibi...
İçime yürüyen...



En ''yaşanası'' ölümsün sen!



En yaşanası '' ölümüm '' sün sen!


20.07.2014

05 Ağustos 2014 2-3 dakika 11 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 10 yıl önce

    Sevdaya aşka hüzün çökmüş. Aşkın en zor yanıdır ayrılık, sevdiğin gitse bile, dönmeyeceğini bilsen bile umut yine de vardır belki döner diye. Hüzünlü bir yazı baştan sona...👍😅