Tekerlek Terörü

Kendimi bildim bileli duyarım bu haberleri...Gün geçmesin ki kulağımıza pelensek olmasın duyduklarımız.O kadar olağanlaştı ki trafik kazaları...iki kişi kendi aralarında lutfederde bu konudan bahsederlerse şöyle konuşmaya başlıyorlar;

"Yav yine falanca ilin filanca ilçesinde kaza olmuş"
"Eeee"
"E'si üç beş ölü bir o kadar da yaralı var... "
"Öylemi ! iyi iyi ölü sayısı dünkünden azmış..."


Birde trafik kazaları ve diğer olaylar memleketimde ikiye ayrılıyor;
Birincisi ; İstanbul'da olanlar
İkincisi ;Olmayanlar

Eğer kaza İstanbul'da olmuşsa yukarıdaki kaza gazetenin üçüncü sayfasında,değilse kayıp ilan sayfasının en ücra yerinde en ufak puntoyla yazılmıştır. Eğer resim var ise; üçbeşyıl önce çekilmiş sıradan siyah beyaz bir kaza resmidir o.

Bu durum, diğer terör olaylarında da böyle.Bu konu ayrıca ele alınacak. Şu anda konumuz Tekerlek Terörü. Şimdi sizlere çarpıcı istatistiki bilgiler vereceğim...

"Ülkemizde yıldan yıla artan nüfus ve araç sayısına paralel olarak, trafik kazaları sayısı ile bu kazalarda ölen ve yaralananların sayısı da artmaktadır. Araç sayısı bizden yaklaşık altı kat fazla olan Çin'de daha az sayıda trafik kazası meydana gelmektedir. Yine Fransa'da bizden dört kat fazla araç sayısı varken, kaza sayısı bizden üç kat azdır.

Türkiye'de karayollarındaki korkunç kaza rakamlarına mukabil, demiryolları ve havayollarında oldukça az sayıda kaza olduğu gözlenmektedir.

Kendi öz kaynaklarımızla yolcu ve yük taşımacılığında faydalanabileceğimiz demiryolu ulaşımı yeterince desteklenmediği için petrole dayalı karayolu taşımacılığı batı ülkeleri tarafından özendirilip yönlendirilmiştir. Gerçekten de dış ülkeler 1950'den beri kendi araçlarını satabilmek için tüm gelişmekte olan ülkelerde aynı siyaseti gütmektedir.

Çağdaş insanın yer değiştirme ihtiyacından kaynaklanan trafik olgusunun ülkemizde savaşlar kadar kayıp ve acılara neden olması, herkesi bu konuda düşünmeye ve çözüm yolları aramaya sevketmektedir. Nitekim, Türkiye Büyük Millet Meclisi Trafik Araştırma Komisyonu'nun 2001 Ocak Ayı'nda hazırladığı Rapor'da trafik terörünün Bölücü Terör ve depremlerin aldığı candan fazla can aldığı şu rakamlarla ifade edilmektedir: 'Terörde 15 yılda 30 bin, depremlerde ise 50 yılda 50 bin vatandaşımız ölmüştür. Oysa trafik felaketinde kaybettiğimiz yuttaşlarımızın sayısı 10 yılda 100 bini aşmıştır'. Sadece 1999 yılında 100 bini aşkın vatandaşımız yaralanmıştır. Araştırma komisyonunun çözüm önerileri ise, raylı sistem yatırımlarına daha fazla kaynak ayrılması, bölünmüş yol yapımına önem verilmesi, sivil toplum örgütlerinin desteklenmesidir (Zaman, 14 Ocak 2001, s. 3).

Ülkemizde halen 15 milyondan fazla araç olup, buna her yıl 500 bin dolayında yeni araç eklenmekte ve her yıl 1 milyon vatandaşımız sürücü belgesi almaktadır. Kent içi yollar dışında 65 bin km'yi aşan karayollarımızla denetimin yalnızca trafik polislerimizle sağlamanın zorluğu ortaya konulmaktadır(Türkiye Şoförler ve Ot. Fed., 2011, s. 4)."

Meselenin özü şu;

Maalesef, toplum olarak her şeyi çok bilen ve çok yazan (şu anda benim yaptığım gibi) ama okumayan ve kurallara uymayan bir toplumuz. Emniyet şeridi ihlali mi dersin, aşırı hız mı dersin, alkollü araç kullanım mı dersin, ehliyetsiz araç kullanımı mı dersin, çocuk kucağında araba kullanmak mı dersin v.s hepsi gırınan...Zaten emniyet kemeri takmak hak getire!

Eeee hal böyle olunca sonuç yukarıda ki gibidir...

Çözüm; Ta küçüklükten beri çocuklarımıza itaati, sevmeyi, saymayı ve kuralcılığı öğretmeliyiz.Arabaya bindiğimizde onlara örnek olmalıyız.Emniyet kemerimizi takıp,kırmızı ve yeşil ışık ihlali yapmamalıyız.Yediğimiz içtiğimizi hurra pencereden dışarı atmamalıyız.Yetmeeez okullarda birinci sınıftan itibaren trafik, deprem, yangın gibi doğal afetleri ezbercilikten öte birebir öğreten uygulamalı sisteme geçirmeliyiz. Büyük araç kullanan ve hiç bir şey olamazsan şoför olursun mantığıyla eğitimsiz ve torpille alınmış ağır vasıta ehliyetli tekerlek teröristlerinin önünü eğitimle kesmeliyiz. Yetmeeezzz en en en mega en önemlisi; Devlet olarak karayollarının yükünü hafifletip, deniz taşımacılığı, raylı sistem taşımacılığı ve hava taşımacılığını en kısa sürede en maksisum seviyeye getirmeliyiz. Tabi bu durum bir kaç para ağababasının hoşuna gitmeyecektir.Lakin toplum olarak bastırırsak kazanırız.

Yılda ortalama BEŞBİN ÖLÜ,YÜZBİN YARALI, MİLYONLARCA MADDİ ZARAR...Bu bir savaştır...Ve bu savaşı toplum olarak kazanmalıyız.

Not: Biraz önce haber aldım ,inşaatın dördüncü katından düşen ve ağır yaralanan oğullarını ziyarete giden baba, ana, iki kardeş trafik kazası geçirdiler.Anne ölü,baba ve oğul ağır yaralı diğer kardeş hafif yaralı...Onlar kim mi?

27 Şubat 2012 4-5 dakika 54 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 12 yıl önce

    Selim bey; Ülkemizin en önemli kanayan yarasına dokunmuşsunuz...Sizin de dediğiniz gibi trafik konusunda millet olarak eğitimsiz ve tahammülsüzük...Aslında sadece sabır ve kul hakkı gözetme gibi iki prensibi toplumsal olarak işletebilsek, trafikte ve diğer alanlarda kazaların ve kavgaların önüne geçmiş oluruz...Devlet kendisine düşen sorumluluğu ne yazık ki, bu konuda yerine getirmiyor dersek haksızlık olmaz...İşte yazınızda geçen ehliyet meselesi...Denetimsiz bir şekilde şeker dağıtılır gibi ehliyet verilmekte...Parayı veren düdüğü çalıyor...Netice malumunuz...Sitenin yayın kurulundan bir ricam bu yazının günün denemesi seçilmesi...Bir nebze duyarlılık kazandırırsa bu konuda kardir...Yazarın duyarlı yüreğine sağlık...Saygılarımla...😙😙😙😙

  • 12 yıl önce

    Ülkemizin Trafik problemi biz çocukken yetmişli yıllarda da tartışılıyordu, şimdi de aynı hızla tartışılıyor. O günden bugüne değişen pek de fazla olumlu birşey yok gibi görünüyor. Yurdumuzun demiryollarının büyük bölümü Mustafa Kemal Atatürk zamanında yapılmıştır. Şimdilerde ise başa gelen hükümetler yeni yeni demiryollarının önemini kavramaya başladılar, oysa ki demiryolu hem ucuzdur, hem daha az tehlike içerir. Onuncu Yıl Marşı'nda da geçer hani''Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan''diye. Trafik konusunda en önemli olgu eğitimdir bence. Bir kere ağır vasıta ehliyeti kesinlikle lise mezunlarından aşşağı diploması olanlara verilmemelidir, ki zorunlu eğitimde zaten on iki yıla çıktı bundan sonra. Ayrıca insan hayatına kastedecek türden kural ihlallerinde cezalarda çok ağırlaştırılmalı. Ve tabi ki herşeyin başı da eğitimden geçmektedir. Özel Trafik Kursları ve bu kurslardan alınan eğitim çok yerinde, amaaa iyi uygulanma olanağı olursa. Normalde sanırım yirmi saat trafikte direksiyon dersi vermeleri zorunlu bu kursların, ancak çoğu uymuyor bu kurala. Şimdilik aklıma takılanlar bunlar Selim bey güzel gerekli bir yazı olmuş kutlarım...👍