Tekirler
Süt dökmüş kediler gibiyim. Öyle bir his var içimde; Süt dökmüş kediler... Tam kapıdan çıkacakken dönüp baktı. Kimseye bakmadı bana baktı. O da benim gibiydi işte. Süt dökmüş kediler gibi oturuyordu marketin kapısının önünde. Ne o dedim, bu günlerde aynı duygular içindeyiz ikimiz de. Mırnavladı. Başını okşarken dönüp gözlerime baktı. Belli ki kimse okşamamıştı uzun zamandır her halde. Okşanmayı mı özledin sen, ah canım benim. Mırnavladı. Sevildiğini anlayınca iyicene gevşedi bu kez de... Yere uzandı. Oooo göbüşünü de mi okşayacağız şimdi. Ulan bir de pirelerin filan sıçrarsa üzerime yerim seni kerata.. Fıskıyelenmemiz filan gerekir başımı belaya sokarsın, karışmam bak sonra... Dayanamadım. Yumuşacık karnını okşadım. Boynunun altını kaşıdım. Hâlâ giderken nereye gidiyorsun der gibiydi? Sonra doğruldu. Kasap reyonuna doğru tıpış tıpış yürüdü.
Ne diye anlattım ki bunları? Başka işim yok mu? Ama nankör derler ya, hiç bile. Önce tekirleri anlamak gerek. İlk yapacağınız şey şu; Evde besliyorsanız kesinlikle zorla sevmeyeceksiniz benden söylemesi. Sıkıntıya gelemezler bilesiniz. En iyi özgürlüğü anlamak özgür olarak yaşamak nasıldır'ı öğrenmek istiyorsanız tekirlerden pay çıkarın derim. Öylesine özgürlüklerine düşkündürler ki, tarif etmekle olmaz, yaşamanız lâzım. Onlar kendilerini sevdirecekleri zaman duygularını belli ederler ve kesinlikle kucağınıza ayaklarınıza ya çıkarlar ya sürtünürler. O zaman rahatça sevebilir ve okşayabilirsiniz. Önlerine koyduğunuz haşlanmış ciğere sulanmayacaksınız, acayip kızarlar. Kuyruk kısmına dokunmayacaksınız çok duyarlıdırlar her an bir tırmıkla başbaşa kalabilirsiniz. Bahçenize gecenin bir yarısı sokak köpekleri gelirse ve tekiriniz uyuduğu koltuktan sessizce kalkıp perdenin arasından onları görür ve kanepenin altına sessizce girerse onurlarını kırmayacaksınız çünkü ister inanın ister inanmayın küserler. Bir kaç gün pas vermezler. Çok kıskançtırlar. Üzerlerine kuma getirmeyeceksiniz. Hatta bekarsanız sevgilinizi bile eve sokmayacaksınız. Ne yapıp eder sevgilinizin ya da kumasının immiğine basar. Sizi paylaşmasını sevmez. Siz ve ben der bundan da emin olabilirsiniz.
Sonra kötü alışkanlıkları da vardır. Dayanmak zorundasınız. Hele kışsa. Sabaha karşı tuvaleti gelir. O soğukta bahçe katında oturuyorsanız pencereyi açarsınız. Gider gereksinimini görür siz de pencerenin dibindeki koltukta uyuklarken dönmesini beklersiniz. Mutlaka üşümüş olacaktır ve koynunuza dalacaktır. Sabah uyandığınızda tekirinizi ayak ucunuzda uyurken bulursunuz. Suyu sevmez derler ama alıştırırsanız hele yaz günleri kendi ayaklarıyla tıpış tıpış hazırlamış olduğunuz ılık suyla dolu küvete girerler. Şampuanı severler ve kurulanmaları hoşlarına gider. Bu arada gülmek serbesttir. Gülebilirsiniz. Çünkü felaket komik olurlar. Suratlarını buruştururlar, bıyıklarını titretirler. Eee ne zaman rahat ederiz diye sorarsanız, şu zaman, Mart ayı. Tekiriniz erkek ya da dişi farketmez. Evi terkeder. Eğer başına bir kaza gelmezse bir ay gibi ortalıklarda görünmeyebilirler. O zaman rahat nefes alabilir istediğiniz zaman eve gelir istediğiniz zaman (bekarsanız) sevgilinizi getirebilirsiniz. Döndüklerinde tanınmaz halde olacaklardır. Yara bere içinde. Aldırmayacaksınız. Sadece bir mırnav der ve temizliğe başlar. Günlerce yemek yemez. Sadece temizlenir ve uyur. Bu arada komşularınıza da iyi görünmek zorundasınızdır. Çünkü tatile çıkarsanız emanet edeceğiniz birilerinin olmasında fayda vardır. Yaşanmış bir deneyimdir. Kedi alacaklara ve kedi severlere duyurulur...
7 mayıs 2009