Tekrar Çekemezsin Beni İçine

Bir karo,iki karo,üç karo...Klozette otururken yapılabilecek tek şey diye düşündü karo saymayı; yolda yürürken de saydığını anımsamayarak...Yürürken önemli olan hem saymak hem de dört parke taşının birleşim yerine basmaktı..Eğer tam parkenin ortasına basarsa içine çekeceğini düşünüyordu,ne zamandır! İçine çekilmesi önemli değil de, acı duyup duymayacağıydı önemli olan...Yokoluşların acılı olduğunu öğreneli epeyce olmuştu..Yok olan mı yoksa geride kalan mı daha çok acı çeker diye hiç düşünmemişti...İkisi de değildi çünkü acıyı çeken; asıl acıyı yokoluşlarda etkileri olmamalarına rağmen etkilenen üçüncü kişiler çekiyordu, benim suçum ne diye sorup durarak! Dün gece sıkılarak okuduğu kitaba gitti aklı:''Tolstoy,Halk İçin Hikayeler''! Kesinlikle bu topraklara uygun bir kitap değildi..Buralarda en azından bir zamanlar bolca olan ''erdem''i övüp duruyordu kitap...Erdemli bir sevişme sıkıcı olurdu muhakkak!Aşkın peki neresindeydi erdem? Erdemli aşk mı yoksa erdemli sevgi mi olurdu? Sevişmelerden sonra içilmesi gerektiğini düşündüğü sigarasını klozete yollayarak,çekti sifonu üzerine, köşelerine basarak karoların odaya geçti...Bugünün başarısı, hiçbir karo taşının içine çekilmemesiydi! Ve sevişmeden de içilebiliyordu sigara...

16 Temmuz 2011 1-2 dakika 14 denemesi var.
Yorumlar