Temas Muhakkak

Göz kapaklarından süzülen ışık aralığında görebildikleri; sarı yaprakların, yağmurun yağışı ile tek tek dökülüşüydü. Ne kadar zaman olduğunu bilmiyordu... Arabanın sürücü koltuğunu arkaya yaslamış, saatlerce donuk donuk bakıyordu yaşama...






Yaşama bakışının; sadece göz kapaklarının arasından görünen yüzünün olmasını, yalnızca bununla sınırlı kalmasını ne çok isterdi. Yağmurun yağması yeni yeni duruyordu ama arabasını park ettiği ağacın altında, her yağmur damlası ile düşen yapraklar, usul usul dökülmeye devam ediyordu.






Tükenişin bile son bir günü vardı. Küçücük umutlar kalmamıştı. Geriye dönüp baktığı zaman, bıraktıklarının sevgiden öte hiçbir izi kalmamıştı. Yaşamının bir insanın varlığı ile bütünleşmesi ne kaçınılmaz ve tanımlanamaz olmasını anlamaya çalışmak çok boştu?






Yıllar önce karşılaştıklarında düşlediği tanımsız duyguların büyüsüne kapılmıştı. Nasıl yaşayacağını bilmeden o an'ı yakalamış, uzun uzun o anların mutluluğunda her şeyi konuşmuşlardı, her şeyi düşünüp planlamışlardı. Sevgilerinin en yoğun anlarında, sabırla birbirlerini beklemişlerdi. Beraberliklerinin artık gün ışığına çıkmasına, herkesçe bilinmesine karar vermişlerdi.







Aileler bir araya gelmiş. Arada ufak tefek sorunlar olsa da o kadar büyük nedenler değildi, birlikte olmalarını engelleyecek... Karar verilmişti;iki genç insan, tüm yakınlarının toplanmasıyla nişanlanmışlardı. Güzel günlerdi diye düşünüyordu. Yaprakların arabanın kaportasına düşerken çıkardığı seslerle irkiliyor, iyice kapanmakta olan göz kapaklarının arasından yaprakları izlemeye devam ediyordu. Yağmur yeniden başlamıştı. Yapraklar birer birer iyice aracın üstünü örtmeye devam ediyordu. Sarı geniş yaprakların ön cam üzerine vurup, tek tek yükselişini izliyordu.







Evlenmeleri için, genç adamın askerliğini yapmasına karar verilmişti. Sayılı gün çabuk geçer diyorlardı. Bir an önce gider gelirdi. Zamana ihtiyaç vardı; zaman, hep zaman gerekiyordu... Askerliğinin ilk dönemlerinde aynı şehirde oluşu ne sevindirici olmuştu. Her hafta sonu güzel şeyler hazırlıyor, evci çıktığı zaman yeniden yeni düşler, yeni planlar yaparak, yaşamın akışı içinde, sevinçlerine sevinç katıyorlardı...







Bir gün Güney Doğu'ya gönderiliyor haberi, yaşadığı ilk hüzün olmuştu... Neden böyle düşünüyorsun?..diyorlardı. Bak dört ay ne çabuk geçti, bu günler de geçer... Ama özlemek; yüreğindeki sevinçleri göz yaşlarına ve tutamadığı ayrılık günlerini dayanılmaz bir hale dönüştürüyordu...







Yapraklar; iyiden iyiye ön camın üst kısımlarına doğru yükselmiş, göz kapaklarında belli belirsiz sızan ışığı, iyice saklar hale gelmişti. Yüreği iyiden iyiye durgunlaşmış; aklını zorladığı anlarda düşünebildiği bir tek sözcük, yaprakların şekilleri arasında pırıl pırıl parlar hale gelmişti,




Temas Muhakkak!..




Sık sık mektuplaşıyorlar ve her mektupta yaşadığı olayları anlatırken görüşmek üzere diyordu, ama bir tanem asla unutma temas muhakkak!..
Mektuplar mektupları, günler günleri kovaladı... Özlemin, yüreğine çizgi çizgi işlediği mektuplar, acı bir haberi taşıyordu... Genç adam bir operasyon sırasında sağlanan sıcak temasta şehit düşmüştü. Haberi aldığı sırada işe gitmeye hazırlanıyordu. Hiçbir tepki vermeden arabasına binmiş, hiçbir şey söylemeden çekip gitmişti...







Yağmurun yağışı ile başlayan bu hikayeyi herkes birbirine anlatıyordu... Onu buldukları zaman, sarı yapraklar neredeyse arabanın her yerini kapatmıştı. Arabanın buğulu camlarında, parmak uçlarından geriye kalan, meraklı bakışlar arasından bir iki sözcük okunuyordu.





Temas Muhakkak...





Bilinmeyen bir zamandan

04 Eylül 2015 3-4 dakika 1 denemesi var.
Yorumlar