Ten Erozyonu
Çölleşmeye bir kala
I
Rüzgârlar...
Girip içine yaslanabileceğin bulutlar doğurabilir kimi zaman.
Koynundaki tuza varmadan, içlenir bu dil dökümü...
Topuğuna basılmış onca ayakkabıdan kül kaçıran çocukluğumuza binerek,
kulak arkası ettiğimiz azarlamalarla doyurabiliriz yüzümüzü.
Yalnız;
üzerine parmak izli kilim atmadan oturmayın,
kalıcıdır bu tozlar ve yüzyıllar karışan damarımızdaki,
ölümsüzlük dokusu...
II
Hunharca derimi sıyırıyorum etimden...
Kulağımın tekini ararken,
bozuk bir hoparlör gibi hissediyorum kendimi...
Üçgen biçilmiş suntanın
akıllıca düşünülmüş bir suç aleti olduğunu
ispatlamak için kılımı dahi kıpırdatmıyorum
Bel kemiğimi yokluyorum,
esnekliğimin palavra olduğu gerçeğini yalayarak.
/Siyah sıvayla doldurulmuş derzler ayna olabilir
yüzsüzlüğün doruğuna vardığımızda.../
Bu yüzden bu işlemi
birkaç dakika uzatmanzda fayda var.
(Lakin küllüğü sağa değil, sola almalısınız!)
III
Elmacık kemikleriniz şaha kalkabilir
bu durumda.
Bir bit tutkusuna
çingenelere özendiğimizi de hesaba katın.
Eteklerimiz zil çalardı, parmaklarımız bozdurulmuştu çoktan
Gözlerine fay düzeneği kurulmuş bir yarasanın
akıbetinden faydalanarak, amuda kalkmayı öğrendik!
Tüh...
Onu da mı yanlış yaptık anasını satiyim?
Bin kere söyledim:
Şu defteri öyle tutmayın,
her zaman bir sığınak değildir köşeler,
kimi anlar acıtır.
IV
(Bu kısım sır, onun için burun deliklerinizi
kapatın. -Teninizin sesini başka türlü kısamazsınız!)
Genişledikçe gizlenen göbek deliğimizi de
bazen tütün zulası olarak kullabiliriz.
Hatta
askıdaki derinize sararak, ?siz? tadı alabilirsiniz.
(Captan Black'e on basar -benden demesi.)
Bir tel çekiyorum saçımın bahçesinden...
Kızıl çıkarsa hiç lira sayarım bu pakete
okunmadıktan sonra o tezgahta işi ne?
İçilebilir yalnızca, yaşlanmış tüm yalnızlıklar...
(Merdivendeki su birikintilerinden yansıdığında,
baldırına kadar çürük ten erezyonu...)