Tendeki Ayetler
Gözlerimi sağır eden bir fikre hapsoldum bu aralar. İçimdeki bir yaprak kıpırdasa anında hezeyan oluyor tüm hayallerim. Susmak istiyorum o an. Diyorum ki sükun belki huzuru getirir. Ne çare! Ergen gevezeliğimin tezadında susuyorum ne çare! Hiç geçmek bilmedi bendeki bu hal. Acaba bir kurt mudur kemiren yoksa içten içe intihar mı ediyor beynim benden habersiz. Sonra düşünebilme yetimin, iyi de olsa kötü de olsa, var olduğunu hissetmek terke zorluyor bu düşüncemden beni.
Biliyorum aslında nedir bu hissiyatımın sebebi. Nedir bu bendeki bu durgunluk. Ölümüm geldi ya aklıma geçenlerde. Donup kalmışım öylece bir de fonda cem karaca ?' Allah Yar'' diyor. Bense günah dolu bedenimle lal oluyorum bir türlü yarim Allah diyemiyorum. Aşk ile ona sarılamıyorum. Dilim bazen deme cesaretini gösteriyor ama yüreğime dedirtemiyorum bir türlü. Şu paslı yüreğime bir türlü sızlaya sızlaya Allah dedirtemiyorum. Secde ediyorum, gözlerimi diktiğim noktanın ötesine geçmek istiyorum ama ne çare! Ateşimi görüyorum secdemde. Külhanlarla yoğrulmuş ateşimi, kabrimi, acizliğimi... Secdede önünde eğildiğim acizliğimi arz ettiğim Allah' ımı değil yarattığı cennetin tezadını görüyorum. Yatıyorum kalkıyorum; beden bir rükû öncesine göre baştan aşağı farklı, hücre farklı yapı ama ruh çarkını kırmış değirmen gibi olduğu yeri ıslatıp duruyor devranı dönse de. Ötelere taşamıyorum, taşırmıyor suyumu...
Oturuyorum sonra. Gökyüzündeki yıldızları hizalamaya çalışıyorum. Bir sıra sayıyorum sonra gözlerim tekrar kaybediyor maddeyi. Başımı eğiyorum maddeye acizim ya manen neyi hizalayabilirim ki diyorum, damlalarını salıvermiş dudaklarıma bu arada malum uzvum ve ellerim başımın arasında. Yine çaresizim. Derken ellerim başımın arasındayken iki kulağımı da birer parmağımla tıkıyorum. Hani odanın, boşluğun, dünyanın sükûneti eksik mi kalıyor acaba diye yapay bir sükûnluk sağlamaya... Bir süre duymaya çalışıyorum. Birden gözlerim fal taşı... Duyuyorum işte içerde kazanlarım kaynıyor, alevlerim hazırlanıyor, cehennemim var içimde... Ürküyorum. Her yanında bir ateş kıvılcımı gebe kalıyor bedenimin. Buz gibi terliyorum. Sakinleşmek zor ama hafif hafif anlamsızlaşıyor ya gözlerim. Donuk bir surat ifademle yastığa koyuyorum başımı. Uzun süre kalıyorum öyle lakin yine beni dürten rahatımın haram yanı giriyor devreye. Kulaklarımda bu kez sanki ekinlerin arasından bana yaklaşan bir çiftçiyi duyuyorum. Bir hasat olduğum aşinaydı ya rab, ya mevsiminden önce olmasın bari, şu korkak içime huzur koy diye geçiriyorum içimden... Öylece dalıp gidiyorum, yine rahat yine olağan uykuma. Uyuyorum işte, bedeni ihtiyaçta değil uykum gafil bir fikrin korkusunu ört bas derdinde...