Terk-i Hayal
Ağaç yaşken eğilir, denir bir atasözünde. Yaşken kimlik kazanır bir ağaç. Yaşken aldığı bir darbe ömürlük olarak kalır gövdesinde. Gözle görülemeyecek kadar küçüktür belki hasar, dışarıdan bakıldığında. Ama ağaç bilir, darbeden geriye kalanlar oradadır. Ağaç, çıplak gözle görülemeyeni içinde taşır. Eğer ağacın bir dili olsa, yarasını anlatmaz kolay kolay. Çünkü yaradan kalan esrik sızı sadece onda kalır. Kelimeler zayıf birer harf topluluğundan başka bir şey değildir.
İnsan çocukken eğilir, bükülür, doğrulur. İnsanlar sosyal ortamların doğal üyeleriymiş gibi düşünülmüştür. Sosyal yapı içindeki her olasılık insanın yaşamında öznel olarak vuku bulabilir. İnsan, gelişme çağında yaşadıklarını, yükselen bedenine ve ruhuna ekleyerek ömür boyu taşır. Yaşadıkları insanın parçası, insanın kendisi olur. İnsan yaşadıkları kadar ?olur'.
Ağacı yaşken eğecek şeyler genelde travmatik durumlardır. Küçük bir çocuğun karşısına çıkabilecek birçok travmatik durum vardır. Bu, istediği bir ayakkabının alınmaması sonucu oluşabilir. Aile fertlerinden birinin ona hafif bir hakarette bulunması, arkadaşlarından biriyle ufak bir tartışma, yoldan geçen birinin dikkatini çekmesi sonucunda oluşabilir. Çocuğun zihni AB kan grubundandır, genel alıcıdır. Psikolojik etkileri uzun sürecek olan saniyelik yaşanmışlıklar, her görüntüyü, her sesi, her durumu hatta her duyguyu izleyen çocuğun zihnine birikir. Bu sayede, bir çocuk kendine Türk ya da Kürt diyebilir. Bu sayede bir çocuk geleceğin iyisi ya da kötüsü olabilir.
Benim ilgilendiğim travmatik konu, ebeveynleri tarafından terk edilen bir çocuğun durumu. Hayata gelme nedeni bir çift ebeveyni olması olan çocuğun, hayatı öğrenmesi için yanında durması gereken ebeveynleri gittiğinde, o çocuk eğilir mi yoksa doğrulur mu?
O çocuk ileride bir erkekle hayat kurup bir çocuğu sahiplenecek duyguya sahip olabilir mi?
Yoksa o çocuk, ailesinin onu terk etmesi yüzünden kendini suçlayıp insanların asla onu sevmeyeceğini düşünebilir mi?
Kendini veba taşıyan bir ucube olarak görebilir mi?
Bir çocuk sırf anne ve babadan uzakta, kötü şartlar altında büyüdüğü için bir katile dönüşebilir mi?
Geleceğin yetişkini, ebeveyni olacak olan bir çocuk tam bir insan olabilir mi?
Yoksa her daim kendini yarım yamalak mı hisseder?
İyimser mi yaklaşır hayata, kötümser mi?
Anne ve babasından uzakta büyümüş çocuklar, dünyayı sahiplenmezler. Çünkü her daim kendilerini bir emanet olarak hissetmişlerdir. Özellikle de anne ve babası hayattayken yalnız kalan bir çocuk. Dünya'nın ona, onun da dünyaya emanet olduğunu bilir. Bu yüzden, asla dünya üzerinde bir kalıcılığın peşinden giderek kendini tüketmez. Çünkü bir gün Dünya da gidecektir. Çünkü bir gün o da gidecektir. Onun için en uygun kelime emanettir.
Hilal-i bir yüreğin yıldız dokunuşuydu
hassas yüreğini kutluyor sevgilerimi bırakıyorum gönül sofrana
😙😙😙😙😙😙😙😙😙😙
😙😙😙😙😙😙😙😙😙😙😙
Teşekkür ederim. Var olun.