Teslimiyet 10

Görüldüğü gibi sömüren sistem içinde önce; “mülkün sahibi benim” diyen kişi ile mülke ve mülkün sahibine tapım, TESLİMİYET ve saygılama ortaya çıkmıştı.

İkinci aşamada ise mülk sahibine saygı ilişkileri içinde “eşdeğer değiştirme değeri” olmakla ortaya çıkan para ortaya konmuştu. Para ilişkileri “eşdeğer bir değiştirme değeri” olmaktan çıkarıldı.

Para ve para sahipliği giderek para sahibi olan para adamlığı üzerinde, para babaları dediğimiz kapitalci, ana paracı, sıcak para sahiplerini saygılamayla paraya para sahibi kişileri yücelten kutsama tapımına ve TESLİMİYETE dönüşmüştü.

Öyle ki sıcak para kaçar, sıcak para küser, sıcak para kırılgan ekonomiy sevmez, severse de yüksek faizli maliyetle gelir gibi bir sömürü enstrümanları kutsanmaktadır.

Dahası hazinede beş kuruş çıkmadı deme kurnazlığı içinde hileler vardı. Bu tuzaklar vergi gibi bizlerin kolektif görevimizi oluşan hazineden karşılanmaydı. Tükenmez bir sömürü kaynağıydı. Ne vergi alma tükenirdi. Ne de hazine tükenirdi.

Hazine tükendikçe vergiler artar. Vergiler artıkça hazine bereketlenir. Hazine dolar taşar. Siz de hazine garantisi gibi türlü hülleyle, hileyi şerriyelerle hazineyi bir iyi boşaltırsınız.

Hazine garantisi, kaydıyla para babalarına sömrülmenin ve sömürtmenin katakullileri ile sözde iş adamına geçiş garantisi, yolcu garantisi, hasta garantisi, öğrenci garantisi verilmekle sömürü de ve sömürtme de hiç sınır tanınmıyordu.

Tüm konu ürkek (!) nazik, narin ve çabuk küsen para babalarının sorunlarına çare aramak, siyasetlerin ana görev olmuştur!

Oysa üretmek için kolektif emek gücü dışında, ne sıcak para, ne kişisi mülk sahipliği gerekli değildir. Gerekli de değildi. Siz üretime ve sömürüye bencil kaygılar nedenle bu ilişki ağı üzerinde akış yaptırırsanız, bunlar kaçınılmz olur.

Din ve lümpen din adamları her zamanın hacı yatmazıy gibi davrandılar. Bu tavır içinde faize de harama da helale de çare buldular. Bir zamanlar meşru olanlar şimdi kalkmışsa “geçen geçti” dediler. Akla mantığa uymadığından, akla mantığa uyması gerekmediğinden dinlerde çare tükenmezdi.

Dinlerdeki, çare tükenmezlikle, ulemaya danışma vardı, istiareye yatma vardı, birine yüce tanrı sıfatı verip insanları konuşamaz edip susturma vardı, hülle vardı, kitabına uydurmak vardı, hileyi şerriyle vardı, kapitalizme abdest aldırmak veya kapitaliste tesbih çektirmekle kapitalizmin işlerini yoluna koydurmak vardı. Burjuvayı hacca, umreye göndertmek vardı. Var oğlu vardı.

El 'i de Mamonu da küstürüp, gazaba getirip; din gibi bitmez tükenmez bir bolkajın nemasından olmamak gerekirdi. Mazallah din elden giderse din adamı yüz binler olan lümpenler ne yapardı. Mülk sahipleri, bankerler ne yaparlardı? Öyleyse ne tas yansın ne kebap yansındı. Faiz haramdı, ama enflasyon oranı kadar faiz almakta da hiç bir sakınca yoktu. Enflasyon oranı kadar faiz vermekte de hiç bir sakınca yoktu!

Sorun çözülmüştü! Enflasyon kadar faiz alan iş adamı, enflasyon oranı kadar parayı faize veren banker veya banka veya burjuva rahatlamışı(!)

İyi de enflasyon oranı neydi? Bunu kim belirliyordu? enflasyon neyin nesiydi? enflasyon nerede çıkmıştı? Neye göre enflasyondu? İlk inşanın ve üreten hareketin içinde enflasyon mu vardı. Enflasyon kadar faiz caizdir derken bilinç altına enflasyon gibi bir sömürü aracını meşru edilmiyorr muydu? Enflasyonu ekonominin olmazsa olmaz bir vaz geçilmezi kılmanın mesajı, bilinç altına gönderilmiyor muydu?

Olsun zaten din ve dini ahit aklı ve mantığı kullanmama üzerine ahit değil miydi? Aklı ancak; El 'i ve El ‘in büyüklüğünü anlamak için, El’e anlama teslimiyeti içinde anlayacaktınız. Şimdi de dinin içine El ve Mamon iktisapla ENFLASYON AHDİ girmişti.

O halde aklı kullanmanız, enflasyon ahdini anlamak kadarla olasıydı. El burada ne gibi hikmet gizlemişti? Aklı kullanmak işte ancak gizlenmiş hikmeti düşünmekle olasıydı. Akıl kullanılmasın diye kıskaç giderek daha da darltılmıştı.

Hikmeti akılla değil kalp gözü ile görecektiniz. Mübarek kalp; vicdan oldu. Yürekli oldu. Anası yürek yedirmiş oldu. Merhamet oldu. Sızladı. Merhametsiz oldu. gaddar oldu. Kalp gözü oldu. hissi kablel vukuu oldu, kalbimiz kan pompalayan bir "kalp" olamadı.

Ben de benim kalp gözüm kapalı olduğundan, sorgulamaya devam edecektim. Tamam, enflasyon ahdi iş adamının, bankerin işine yarardı. Çünkü Faizi alan da faiz veren de faiz kadar kazığı; hezen edip üreten tüketicilere doğru yönlendiriyordular.

Sömürenler için bunu anlarım da üretenin, tüketicinin enflasyonla ne işi vardı? Din sel uzlaşılır ahit içindeki bahse konu olan faizi, alması olamayan üreten ve çalışan tüketici kesimin; hangi faizi ne faiz yararlanması vardı da ahde mutabık olunuyordu?

Delinin zoruna da bakın? Be hey gafil! Be hey zındık! El, üreten kolektif sistemi yağmalamak için yavaş yavaş ısıtılan kurbağa gibi kolektif olana karşı özel mülk sahipliğine sizi alıştırmak için günlerce aylarca "Mülk El ‘indir demedi mi?

Mülkün sahibi El'dir. El mülkünü keyfine göre dağıtır" demedi mi? Damağınıza bir kaşık bal çalıp bu düşünceler içinde sizi yoğurmadı mı?

Bu tür düşünsel yumuşatmalar içindeki ilk köleci ahit te; üretenin, çalışanların, hiç değilse kolektif bir mülk sahipliği vardı. Köle olacağı dışında yeni kabullendiği ilk ahit içinde kölenin (kaybedenlerin) ne yararlanacağı ne ahit şartı vardı da şimdi durup dururken enflasyon ahdine çomak sokuyordun? Sen bozguncusun.

19 Ekim 2019 5-6 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar