Topraktaki Anneme Sesleniş

Varlığın ve eşsiz değerin senede bir güne sığmasa da,içimde hep taze kalan sevginle,her geçen gün büyüyen özleminle,bu özel günde sana uzunca bir yazıyla seslenmek istedim.

Ölümün her yıl dönümünde sana dualar gönderirken,çağırdığım eş,dost ve akrabalarınla seni hüzünle yad etmekteyiz canım annem.Sen evlendikten sonra,seni çok seven ve köyden senin yanına gelmek için sana yalvaran arkadaşın,her karşılaşmamızda seni ağlayarak anlatması içimi burkuyor.Onun evlenmesine,eşinin almanyada iş bulup,ekmek yemelerine, senin vesile olduğunu,emekli olduklarında,hacca gittiklerini, hacıda seni gördüğüne ve senin hayal ve yalan olmadığına,o an kendisinin değil,senin hacı olduğunu,göz yaşlarına boğularak anlatırken inan tüylerim diken diken oluyor annem.Hacca gitmek için ayırdığın parayla,dışarda zor şartlarda kalmasını istemediğin evlatlarına ev yapman ve hayalini gerçekleştiremeden ölmen,her geçen gün vicdanımı biraz daha sızlatıyor annem.Benim de hayalimde üç şey var anne.Biri şiir kitabı çıkarmak,hayatımın romanını yazmak ve senin yarım kalan hayalini gerçekleştirmek.Alllah izin verir,sağlığım ve imkanlarım el verirse,ilk fırsatta hac ziyaretimi sana hediye etmek istiyorum anne.Şu an bize yaptığın evler cennet olsa bile,ayağımı bastığım zemin,başımı koyduğum yastık bana batıyor anne.İstanbul'un gürültüsünden kaçıp bazen göl evine gidip hem başımı dinliyor,hem bir şeyler karalıyorum.Senin uzandığın zeytin dalından bir zeytin ağzıma atıyor,seni tebessümle anımsıyorum anne.


Geçenlerde pazara gitim.Bir çingene kadının bohçasından çıkarttıklarına bakıyordum.Kadın beni tanıdığını söyleyince şok oldum,gözlerimi senin gözlerine benzettiği için tanımış.Bahçemizin bol gülle ve menekşelerle döşeli,köşeli bir bahçe olduğunu tarif etti.Senin memleketini ve adını hiç unutmamış hayret ettim.Onu sokaktan geçerken durdurup bahçeye buyur etmişsin,ekmek zeytin su verip açlığını giderdiğin,kavurucu o yaz sıcağında alnındaki terlerine su serptiğin için sana dua ediyormuş annem.Sonra bohçasını açmasını istemişsin,küçük kızıma yani bana çeyizlik bir kaç şey alacağını söylemişsin.Seni böylesine övgüyle anlatırken,seninle hem gurur duydum hemde ezilip,küçüldüm ve kendimden utandım.Senin tırnağın bile olamadığım için.Senin kadar meziyetli,cesur,zeki,yardım sever,ve sabırlı olmak isterdim.

Köyünden İstanbu'la,sağlık problemleri için gelenlere kapını açıp,tedavileri boyunca hastanelere taşıyıp,tayin bekleyen bir kaç öğretmene,hatırı sayılır kişliğinden dolayı,seni kırmayan dostların aracılığıyla yardım etmişsin.Onlarla her karşılaştığımızda arkandan seni böyle anlatıyorlar.İşte yap iyilik at bir kenara hesabı dedikleri bu olsa gerek.Hiç üşenmeden,yılmadan,yorulmadan,her şeyle mücadele etmişsin.Sen eli öpülecek mübarek bir kadın,kanatsız bir meleksin annem.

Hatırlıyor musun anne,amerikada eğitim gören arkadaşım seninle röportaj yapmıştı,sesini kasete almıştı,ölümünden sonra sesini dinlemek istedim,bir kaç cümlenden sonra fena oluyorum diye kasetleri sakladılar.Lakin sesinde hep aklımda,nurlu yüzünde.

Bizleri merak etme!büyük kızın sağlığı nedeniyle toprağa basmak için köyüne yerleşti,evini kızına bıraktı.Ortanca kızın,senin büyük katkılarınla aldığı yazlık evine taşındı.Şimdi yıllarca içinde yaşadığın ve misafirlerine sonunda kadar açık bıraktığın kapın duvar,içindeki her odası ışıl ışıl parlayan evin karanlık,bahçende cennet gibi kokan çiçeklerin,menekşelerin küskün ve soluk annem.Bize binbir fedakarlıklarla yaptığın bu binada,seni ve babamı yaşatabilmek gayesiyle,kan bulmak telaşı içinde canını katarcasına koşturan,her bayıldığımda,aç kalmasınlar diye çocuklarımı doyuran vefalı ablamla ben yalnız kaldık.Dört evli torunun dışındaki torunların ise,iyi bir eğitim alma çabasındalar .Biz de içimizde yarım ,eksik kalan bir şeylerin tamamlanması umuduna tutunup,bu avuntuyla yaşamaya çalışıyoruz.

Senden yadigar kalan dört şeyi özenle saklıyorum.Arkadaşımın sana amerikadan getirdiği hasır çantayı hiç kullanamadım.Kızken işlediğin kuşlu kaneviçeyi,çerçeveletip,duvara astım,namaz kılarken taktığın oyalı kahverengi tülbenti,her namaz kılışımda takıyor ve sana dua ediyorum.Yaşarken sana hediye ettiğim altın küpe,öldüğünde kulağından çıkarttığımız gibi kutuda saklı.Allah ömür verir kısmet olursa,kızımın düğününde,onun kulağına bir çift altın küpe takacağım.

Hayatın boyunca,ilk lokmanı hep çocuklarına ve torunlarına ,hiç tadına bakmadan,önce onlara yedirdin,kim bilir kaç kez,çorba karıştırıken gözyaşlarını içine akıttın,kim bilir kaç kez açık yaralarına tuz bastın.Bu kadar fedakarlık bir anneye çok değil mi?Yaşarken senin kıymetini bilemediğimiz için,anneliğin bu kadar kutsal olduğunu fark edemediğimiz için,seni kuru gürültüde hiç dinlemediğimiz için, o kadar pişmanız ki anne.

Gözyaşların hala bitmedi mi annem?
Bugün toprağına bahçedeki tüm kuru menekşeleri dizdim,o mukaddes gözyaşlarınla sula anne.Bugün özel bir gün olduğun için hep sana yazdım diye iyi kalpli babam küsüp,kırılmasın,ona da çok selam söyle..

Bir de yaşarken senin,yılın annesi seçilmeni çok ama çok isterdim.

08 Mayıs 2011 5-6 dakika 74 denemesi var.
Yorumlar