Tozlu Düşünceler

Anlamak nasip olmayacak biliyorum; farkına varmak uzak bir hülya onu da görebiliyorum... Sorgulayarak bir yerlere varabilmek de kesik bir ümit... Duygu halim de bıraksa, o zaman tam anlamıyla sorgulamaktan uzaklaşmaya yemin edeceğim de, işte ondan bir vize alamıyorum...



Kırık bastona dayanarak kaygan zeminde kendimi kandırarak bir yerlere gittiğim muhakkak... Çoğu kez aldandığımı ayaklarımın bana namertlik ettiğini görüyorum ve kinle, gadre uğramış gibi yere sert sert topuklarımı vurarak, çalımlı çalımlı yürüyorum... Kime ne anlatmaya çalıştığımı da bilemiyorum... Aslında kimseye bir garezim de yok...



Lakin laf ebeliği yapmak her şeyi çözmeye yetmiyor. Fiiliyatla malumat aynı olmak durumunda kalmak zorunda olduğundan kendi kendime konuşmama cezası vermek istiyorum... Düşünmekle aramda uzun bir gurbet var... Ama yine de o diyarlar pek de uzak olmasa gerek ki; komşunun duvarlarını geçiyormuşum gibi kısa zamanda derin efkarların içine düşebiliyorum...



Vatana millete faydalı bir şey mi yapıyorum..nerede... Ama olsun kelimelerle dövüşmek bile bir ilerleme bence... Herkesin aşması gereken dumanlı bir yamaç mutlaka vardır; ere veya geç bu tepeyi geride bırakmak ve düzlüklere erişmek zorundayız... Aksi taktirde; vadilerde yeşilliklere baka baka ömür tüketmek tek seçeneğimiz olur...



Unutmakla işe başlasam da ölümü; her köşe başında bayrak direği gibi karşıma çıkıyor ve az da olsa çoğalan hayata bağlanma iştiyakımı yerle yeksan edip tekrar ortadan kayboluyor... Kırmak gibi bir şey; yeni çıkmış; ateşle bağı yeni kopmuş cam şişesini... Neşelenmek ayıp diyor içimden bir gizemli köy; adı edep... Bir başka köy; adı isyan... Karışmayın diyor, benim de bu uzun yolda yürümeye hakkım var..



Sözü elbette ki bura da bitmiyor. Buna karşın, o köyün daha güçlü bir komşusunu da unutmamak gerekir hem de yeni kasaba olmaya aday yani kibirli ama ayine de güçlü... Adı nisyan... Unutmakla mükellef bir sokak başı gibi sorumsuzluğa oynadığı muhakkak...



Ya ölüm meleğine günlük hesap veren akşam rüzgarına ne demeli... Her an bir masumun ya da suçlunun başından esip dünya kayacından bir toz demeti gibi sökmekten aşırı mutluluk duyan garip bir oluşum... 00:45 İzmir Manavkuyu 14:01:

14 Ocak 2014 2-3 dakika 38 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar