Uçma Defteri-11
Akrep ve yelkovan zamana baş kaldırıyordu. Tik tak tik tak tik tak geçiyordu saniyeler. Güneş, karanlığı gözleriyle yakmıştı, artık ağlamıyordu çocuklar. Ölü kuşlar bir senfoniyle ayağa kalktılar, kanadına yağmur damlası değdi serçelerin. Dallarda kuruldu hamaklar ve salıncaklar. Artık bütün çocuklar neşe içinde, kötülük dünyayı çoktan terk etmiş. Bulutları salladı rüzgar o salıncakta, yaprak döktü çiçekler ve üfledi polenlerini. Güzellik bitmeliydi toprakta ve hiçbir güzellik sona ermemeliydi. Anlaşılması güç kelimelerle birlikte kemanının yaylarını gıcırdattı başların tacı kemancı. Var gücüyle bütün orkestrasını konuşturuyordu dünya. Yalnızca insanlar değil tüm canlılar huzur içindeydi, gözleri gülüyordu papatyaların. Seviyor sevmiyorların sonucu hep seviyor çıkıyordu. Çimlerin üstüne basmıyordu kimse, oyuncak ayıları ezmiyordu babalar. Diline hakimdi bütün dedeler, küfür etmiyordu torunlarına. Kumanda kavgaları yerini sarılmalara bırakmıştı, denizler yılın üç yüz atmış beş günü berraktı. Kibritini üflemiyordu sokak çocuğu çünkü artık onunda bir yuvası vardı. İnsanlar, hayvanlara bir kap su bırakmıyordu yollara çünkü yağmur onların hep yanındaydı. Şiir yazmayı bırakmıştı şairler, acı da gözyaşı da silinmişti dünyadan. Ölmüyordu insanlar kurşun yaraları yüzünden çünkü savaş yeryüzünü çoktan terk etmişti. Uçaklar her gün öğleden sonra çocukları eğlendirmek için gösteri düzenliyordu, hiçbir yeri bombalamıyordu. Limanlara yanaşan gemilerin ardından kimse el sallamıyordu çünkü özlem bir daha uğramamıştı bu topraklara. Herkes sevdiğinin yanında gidiyordu. Anneler ölmüyordu çocuklarından önce ya da çocuklar can vermiyordu annelerinin gözü önünde. Yaşamak belki de hiç bu kadar anlamlı olmamıştı, bütün mutluluklar bir aradaydı. Yürekler aşk acısı çekmiyordu çünkü kimi seviyorsa ona kavuşuyordu insanlar. Yalnızlık artık sadece eski kitaplarda geçen bir kelimeydi, evren bu kadar kalabalığı bir arada hiç görmemişti. Fakirlik ve açlık yerini bolluğa, berekete bırakmıştı. Anladı ki insanlar herkese yetecek kadar ekmek, su ve hatta petrol bile var. Kimse kendi çıkarı için başkasına zarar vermiyordu. Bütün dünya liderleri bir araya geldi, el ele tutuşup tüm savaşları yerle bir etti. Her pencereye ışık vuruyordu artık ve kadınlar yıldızlardan taç yapıyordu başlarına çünkü dayak yemiyordu hiçbiri. Sokak ortasında laf atmıyordu kimse kimseye. Düştün mü kaldıranın çoktu, hiçbiri de gülmezdi üstüne. Anladım ki mutlu olmak insanoğlunun gözünün doyması için fazlasıyla yetti.
Hayaldi, gerçek olmadan bitti.