Uçma Defteri-13
Hayallerimin ışıksız kaldığı o karanlık anlarda, ellerimde bir bulut taşıyormuşçasına kendimi kaybettiğim günler olurdu. Kış bahçelerinde otururken bazı insanlar, ben demir parmaklıklı pencerenin ardından seyre dalardım gökyüzünü. Bir gün büyüyeceğime ve normalden daha büyük olan kafamın bulutlara değeceğine inanırdım. Zoruma giderdi elbet insanların bana koca kafalı demesi. Bilmedikleri bir şey vardı, ben en silinmez kimliğimle ve kocaman kafamla umuttum. Tüm acılı günlerimi de umudumda kuruttum.
Öbür tarafta ne olur bilmem, belki 30 yaşında kalırım ya da kaç olmam gerekiyorsa. Ruhumun her zaman çocuk kalacağından eminim. Birkaç yürek kırığı, biraz yaşlanmış gözlerim ve seyrek saçlarımla,var olduğum her anda kalbimle bakacağım insanlara. Ellerine güneş dolduracağım çocukların, yıldızlardan taç yapacağım kadınlara ve annemin ayaklarının altına sereceğim bulutları. Eğer yanarsa canı kardeşimin, yakacağım bütün acıları. Acımak maalesef bu evrende başlı başına yaşamak ve zor geldiğinde acımak, insanlara yaşamak gerek.
Küllerden bir zamanda yaşamışım, ellerimde kara kalem çizgileri, gözlerimde ve ağlamaktan solmuş derimde yirmi yaş esintileri. Rüzgarın getirdikleri balkonumda bir karış toprak, kaderin ruhuma teslim ettiği sadece yaşamak. Ama ağlayarak, ama...
Bu kadar mıydı bilmiyorum yazmak
Karanlığın tam karşısında
Güneşi avuçlarına almak.
Yazmak umutla insanca ve sevmek en güçlü duygularla
Çok güzeldi Mehmet
İçtenlikle kutluyorum yazını ve seni👑