Uçma Defteri-14
Penceremin perdesini sonuna kadar kapattım. Gri renkli bulutları görmeye tahammül edemiyorum artık. Zaten karanlığın getirdiğinin sadece acı olduğunu bildiğimden beri çocuk değilim. Bunca kararmış yüreğin içerisinde yaşayan biriyim. Ölüm uykusundan uyanmak bile pek de güzel olmasa gerek bazı insanlar için. İstediğin gibi yaşayamadığın bir hayatın pençesine yapışmak nedendir anlamıyorum. Nefes almak ise bütün olay, reddediyorum yaşamayı. İnsan ağladığında ellerini tutacak birini bulamadığında aldığı nefesi geri verebilir mi hiç? Boğazında düğüm düğüm olursa kelimeler kim kollar bakışlarını. Hayallerinin dizleri kanadığında elinden tutacak kimse kalmamışsa, ışığa tutunmaya çalışmanın bir anlamı yok. Zaten tutunacak masum bir ışık da yok.
Şükür ki kendimi bildim bileli iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırt edebiliyorum.Ondan ya yüreğimi paslı bir demire zincirledim, ateşe yürüyorum. Çünkü hayat insandan öte değil, umudunu kaybetmek o kadar olası bir şey ki. Bugün düşlediğinin yarın ipleri kopuyor, bir uçurtma misali kayıyor elinden. Hangi kuş yardım eder yarınından kopan insana? Koptum ve artık gülmek için çok yoruldum.
Evlerin çatılarının o derin oluklarından kar suyu akıyor geceleri. Rüzgarı bir kokladın mı hasta oluyorsun. Şimdi kim söyleyebilir bana "Umudunu adında yaşatıyorsun"
Güneş! Işığa muhtaçları bile yakıyorsun
Herkes sussun biraz da
Canı yananlar konuşsun.