Uçma Defteri-9
Güneş, pencereme vurduğu anda ellerim biraz daha karıncalanmaya başladı. Artık biliyorum ki eskisi gibi olmayacak hiçbir şey. Ben pencereden eskisi gibi bakmayacağım ya da perdem ne kadar yıkanırsa yıkansın parlamayacak. Annem, başımı okşadığında şefkatten tebessüm edemeyeceğim ya da hiç okşanmayacak başım. Belki de yazamayacağım eskisi kadar, biliyorum mürekkebim hiç bitmeyecek ama bir gün yazmaya bile lanet okuyacağım. Kulaklarımdan şarkılar hiç eksilmeyecek belki de. Ya da ağıtlar düşmeyecek gündüzlere, ağlamak sadece ağlayanlarda sancı ama gülünce insan mutlu oluyor başkaları. Kiminin kinine kiminin de öfkesine şaşırmayacağım artık çünkü biliyorum ki şaşırdığım kadar düşünmem gerekecek ve beynim düşünmeye bile üşenecek. Yabancı değil insanlar buna, üşengeçliğin en büyüğü beyinde ama yine de suçu aramıyor insanlar kendinde.
Kımıldamadan durmak istiyorum bütün gün boyunca, sanki zaman hiç geçmiyormuş gibi, boş bir duvara bakarak. Aslında boş sandığımız o duvarlarda bile bazı insanların kafasının içinden daha çok şey saklı. Ağladığında yaslarsan omuzunu bir duvara, anlarsın kim daha doluymuş. İnsanın gözleri mi daha çok ağlar yoksa yüreği mi bilmem, ağlayan bilir. Kimisi ağlarken gözleriyle, yüreği de erir.
Renkler terk ettiğinde bu şehri, bilirim ki yaşamak da gider peşinden. Nefes alırım sadece öylesine ama gözlüğü yoktur miyop gözlerimin. Boşuna yaşar bunca insan çoğu zaman, şarkıların binlerce melodisi eşliğinde dans ederken birileri, düşünürler mi hiç yalnızlıktan ölenleri? İnsan yalnızlıktan ölür mü, ölür işte. Değdi mi bir kere ruhuna bir yabancı, bırakamazsın, sımsıkı sararsın ellerini. Terk etti mi yüreğini bir kere, giydirirler insana kefenini bin kere.
Kolay değildir yaşamak, bilirim. Bunca çiçeğin ezildiği bir dünyada ruhunu diri tutmak zordur. Alengirli dizeleri okumak kolaydır oysa. Eğer karşılıklı iki koltuğun biri boşsa ve sevdiğiniz dizlerinizde oturmuyorsa dünyanın en alengirli dizeleri kaleminize köledir. Yazmak için yaşamak gerekir derler, öyledir.
Her insanın hikayesini okumak için gözlerine bakmak yeter, yeter ki okumasını bilsin gözler. Umarım gözler bir gün gerçekten güler.
Bu yazı da işte burada biter.