Uçmak Tehlikeli İş

Uçmak Tehlikeli İş

1632 yılında lodoslu bir havada Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir kanat takıp kendini boşluğa bıraktı ve uçarak İstanbul Boğazı'nı geçerek 3558 metre ötede Üsküdar'da Doğancılar'a indi!

Hezarfen Ahmed Çelebi ilk deneyenlerden, Evliya Çelebi’den gelen kayıtlara göre durum böyle.

1723 Pierre Desforges bir Fransız din adamıydı. Rahiplerin, papazların evlenmesini ve çocuk yapmasını dine aykırı bulan bir kişilik. Bu yüzden hapse tıkılan kahramanımız, Bastille avlusunda sıkça gördüğü kırlangıçlardan yola çıkarak birkaç tasarım çizdi. Hapisten çıkar çıkmaz da bu amacını gerçekleştirmek için işe koyuldu. İlk birkaç denemesi başarısızlıkla sonuçlansa da sonunda 6.1 metrelik kanat genişliğinde ve 1.8 metre uzunluğunda kendi deyimiyle bir “uçan gondol” yaptı.

Bu sistemi çalıştıran Desforges isimli din adamının biraz havalanmasıyla, kanat çırpmasına yardımcı olan kölelerin korkup kaçtığı, Pierre’in de yere düşerek kolunu kırdığı kayıtlara geçmiştir.

Neredeyse, büyücü olarak kabul edilip yakılması bile gündeme gelmiş!

1678 yılında yine Fransa’da yaşayan bir çilingir Besnier, bir gün kilitleri bir kenara bırakıp uçmaya karar vermiş. Besnier yüksek bir yerden deneme yapmamış, kısa mesafelerde, sandalyelerden, masalardan, pencere pervazlarından ve nihayetinde tezgahların üst katlarından atlayarak uçmuş. Fakat birkaç başarısız denemenin ardından uzun menzilli hiçbir uçuşa kalkışmamış ve hayatını tehlikeye atmamış.

Marquis de Bacqueville 1742 yılında yine bir Fransız uçmayı denemiş. Hali vakti yerinde ve zengin olan Marquis kendi evinden başlayarak toplamda 183 metre kadar uçmuş fakat o da bir güvertenin mavnasına çarparak yere düşmüş. Bacağı kırılan Marquis uçma sevdasından vazgeçmiş.

Ortaçağ’dan itibaren başlayan denemelerin yanı sıra, dünyanın ilk hava müzesi de 1909 yılında Portekiz’de açılmış. Sebebi en eski uçma çalışmalarının bu küçük ülkede çok denenmesidir.

Joao Torto sanatla uğraşıyor, hem esnaflık yapıyor hem de sertifikalı olarak şifacılık yapıyordu. Ayrıca astrolog, berber ve öğretmenlik gibi mesleklerle de haşır neşirdi. Ve bir gün uçmaya da karar verdi.

20 Haziran 1540’ta St. Mateus meydanındaki katedral kulesinden büyük bir kalabalığın önünde atlayarak denemesini gerçekleştirdi.

Bir süre süzüldükten sonra yakınlardaki bir şapele düşen Torto kaskının da yüzünden kayarak görüş mesafesini kapatması nedeniyle dengesini sağlayamadı ve çarpmanın etkisiyle hayatını kaybetti. Bugün adı Portekiz’in birçok noktasında anılmaya devam ediyor.

Uçmak belki keyifli bir hikayedir, yıllarca anlatılır ve sonraki toplumlara ulaşır bu hikayeler. Bu yazıyı hazırlarken yaptığım araştırmalar içinde kaybolup gittim diyebilirim.

İnsanın kulağına ne hoş geliyor “uçmak” belki de biz insanoğlu için tarihten gelen o büyülü kelime!

Uçlarda yaşamak iyidir hoştur da, bu kişisel olursa takdir toplar, toplumu ilgilendiren, halkı top yekun ilgilendiren konularda “uçmak” hem çok daha tehlikeli, hem gereksiz bir durumdur!

Ekonomimiz uçuyor demek, hepsinden daha tehlikelidir! Zira ülke ekonomilerinde, ayakları yere basan sistemler tercih edilmelidir. Balon ekonomiler oluşturarak “uçmak” toplumları felaketlere sürükler, bunun önüne kimseler geçemez!

Siz şimdi, önünüze gelene araç kredisi, ev kredisi, tüketici kredisi dağıtarak, tüketimi zinde tutmaya çalışarak, önce kendinizi, sonra koca bir ülkeyi kandırmış olursunuz!

Sonra birileri, alır eline toplu iğneyi, o balonları tek tek patlatır geçer!

Yani Doları, Euro’yu, altını, indirir, kaldırır, çıkarır, toplar, dağıtır, hoplatır, gümletir!

Koca bir ülkeyi inim inim inletir!

Yukarıda “uçmak” örneklerinde neyi gördük, herkes kendi kanatlarını yapmış, kendi sistemini üretmiş ve onlarla uçmayı denemiş!

Peki biz ne yapacağız, ne kanat üretmişiz, ne motor üretmişiz, ne paraşüt var ne iniş takımı!

Tek bildiğimiz, haydi, hep beraber, Ya Allah Bismillah!

Allah büyüktür büyük olmasına da, bizi bu şartlarda yere çakılmaktan Allah bile kurtarmaz!

Kol kırık, bacak kırık, kafa patlak, göz patlak bu durumda uçsak ne olacak, uçmasak ne olacak! 

12 Ağustos 2020 3-4 dakika 95 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 4 yıl önce

    Kelimeyi kendi öz anlamında kullanırsanız, uçmaktan güzel ne var, diye de bir cümle pekala kurulabilir, ancak argoda ki anlamları da çok farklıdır... Olmamış bir şeyi olmuş gibi abartılı göstermeye çalışmak... Ekonomide de aynı durum söz konusu olsa bile, ben ve diğer vatandaşlar cebimizde ki paraya bakarız. Geçen sene peynir, ekmek zeytin kaç paraydı, bunu biliriz, kriterimiz budur... Kutluyorum kardeşimi içtenlikle...