Üçüncü Hayat
Uçsuz bucaksız kumsalıydık birbirimizin, önce uzaktan kumsaldan seyrettik birbirimizi altın renkli kumların üstüne uzandık kumların sıcaklığı yakıyordu yüreklerimizi. Kumdan kaleler ördük etrafımıza oyunlar oynadık bir müddet çocuk sarhoşluğuyla aşk sarhoşluğunu harmanladık içimizde sıkıldığımız anlarda oldu elbet kıyıda kumsalda olduğumuzdan uzaklaşmak kolaydı.
Birbirimizi merak etmeye başladık sonraları öyle ki bu merak içimize işlemeye başlamıştı öyle kıyıdan seyretmek olmazdı içine girmeliydik denizimizin girdik de? Önceleri çok eğlendik o sıcacık kumlardan denize girmek içimizi yüreğimizi temizlemiş ruhumuzu ılıtmıştı açıldık sonraları daha fazla merak etmeye başlamıştık bilmiyorduk açıldığımız kadar kaybolacağımızı daha yeni, yeni öğrenmiştik oysa yüzmeyi.
Ve sonunda olan oldu? O kadar aldandık, o kadar açıldık ki maviliğine ruhumuzun kaybolduk, yönümüzü bilemez hala geldik. O an heyecanın yerini korku almaya başladı, derken bir fırtına koptu dalgalar üstümüze, üstümüze gelmeye başladı. O kadar alıştı ki deniz bizi sahiplenmeye başladı o kadar uzun durduk ki birbirimizin denizinde deniz bizi içine almaya başladı kaçmaya çalıştık bu defa ama boşa kulaç atıp kendimizi yormaya başladığımızı anladık son bir çaba son bir çaba daha, en yakın kıyıya atmak için kendimizi neler vermezdik kim bilir?
Sonunda bir kıyıya attık kendimizi bilmiyorduk nerde olduğumuzu ama güvendeydik her nerdeysek onu hissediyorduk bir kumsaldan başka bir kumsala yüzdük belki ama anladık kumsaldan seyretmek daha güvenli denizi birbirimizin denizindense daha güzel herkese herkesin kendi denizi
O güzel o doyumsuz mavilik atlatıyormuş meğer bazen insanın içine girmeye gör boğmak için elinden geleni yaparmış meğer fırtınalar kopartırmış yüreklerimiz gelgitler yaşarmış kendi içinde o büyük o büyülü denizlerde yanınızda bir can simidi olması dileğiyle.
11.07.2008