Umutsuzluk...
Buz soğuk ,her yer.Ayaz nefesimi kesiyor.Rüzgar insanın yüreğine işliyor.Bense bir bankta gecenin bilmem kaçı hâlâ aynı yerde oturuyorum.Gecenin efkarı çoktan inmiş yakomozla birlikte.Hayalin sarmış dört bir tarafımı sigaramın dumanına inat.Bir ara bir çay içmeye yeltendim;ama nafile.Ne çay senin kadar ısıtabiliyor yüreğimi,ne de ben çayı sensiz içebiliyorum.Gölgen sinmiş yalnızlığın tam ortasındaki bu karanlığa.Bense çoktan kayboldum o zifiri karanlıkta.Ne bir çare bulabiliyorum,ne de gözyaşlarım diniyor.Bak bu gecede yağmur çiselemeye başladı.Yoksa gözyaşlarım mı o düşen damlalar?Yalnızlık kanıyor ve hüzün ağlıyor bu gece.Umut ise çoktan terketmiş şu sersefil şu serseri bedeni.Şimdi belki de karşılıksız duygular içerisinde bir başımayım ki böyle de görünüyor.Biliyorum bunu,anlıyorum,çırpınıyorum ama kurtulamıyorum.Ben çırpındıkça daha da batıyorum.Kalbimden söksem beynimdeki düşüncelerden sökemiyorum.Düşüncelerden söksem hücrelerimden atamıyorum.Hücrelerim yok olsa derime kazınmış sanki hasretin söküp atamıyorum işte.Ben seni sensiz sevmeye başladım.Ne acılar,ne sancılar çekti yüreğim bir bilsen...Ama daha önce diyorum geçmiş diyorum mazi diyorum öyle kalıyorum.Artık gözlerin doğuyor gecelerime ay yerine.Gülüşün sarıyor dört bir tarafımı ama senden bana çıkan tek kelime kuru bir merhaba oluyor.Ve ben bu kuru merhabayla yetinmeye çalışıyorum.Şimdi bilmem kaç gece daha böyle Rıza Kaptan'ın sandalında dertleşerek geçer,bilmem kaç gece beni böyle yaktığını bilmeden uyursun ve kaç gece daha ben yaşarken ölürüm.Bak sabah oluyor,güneş doğuyor ben senin bana ufak bir şans vermeyeceğini bile bile,senin beni bundan sonra da umursamayacağını bile bile gidiyorum dilek kuyusunun yanına doğru.Cebimdeki son bozukluğu atarken kuyuya aklımda tek bir düşünce dudaklarımda isminin hecesi var.Ve ardımı dönüp giderken kuyuya Yılmaz Erdoğan'ın da dediği gibi ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim diyorum.Ben seni senin için,sen rahatsız olmayasın diye,senden vazgeçmeye çalışacak kadar çok sevdim....İnan bana senin tahmin edemeyeceğin kadar çok...