Unutulmaz anlar

Dün akşam dostlarla birlikteydik. Aslında programımda böyle bir buluşma olmamasına rağmen, cep telefonu denen cihazım (hiç hoşlanmadığım bir teknoloji) bağırmaya başlayınca, bakmak zorunda kaldım. İyi ki de bakmışım, sevdiğim tüm dostlar bir araya gelmişler, beni de çağırdılar, sağ olsunlar. Kimler var dediğimde listeyi duyunca eyvah dedim, yine sabahlamak zorunda kalacağız.

Esat'ın evinde buluştuk, yeşil kocaman bir bahçe, yeşilin her tonu, çiçek çeşitlerinin neredeyse hepsi var, cennet bahçesi gibi bir yer yapmış kendisine. Ege'de son üç gündür esen rüzgar insanın ciğerlerini dolduruyor mis gibi yaz havasıyla. Hepsi bekar, ama Esat'ın bekâr olduğuna inanmak neredeyse mümkün değil, bir insan, üstelik erkek adam, bu kadar mı hamarat olur, pes doğrusu. İnsanın şaşırmaması mümkün değil, ev baştan aşağı düzenli ve bir o kadar da güzel tasarlanmış. Hani öyle, çok şaşaalı eşyalar ve lüks aklınıza gelmesin bu söylediklerimden, olabildiğince mütevazı oluşturulmuş bir yaşam alanı.

Refik, Mustafa, Semra, Tuğba, hepsi bir aradalar, Halil Bey'i de çağırmışlar, içimizde en yaşlımız ama en genç yüreklimiz, aşk derseniz onda, sevda, muhabbet, şiir, şarkı ve gitar, tüm güzellikleri yaşatıyor yüreğinde. Üşenmeyip gitarını da getirmiş, almış eline sevgilisini, kapıdan kim girerse başlıyor onun şarkısını çalmaya, ben girerken şarkım söylenmeye başladı ' O yaz' hani Zerrin'in şarkısı, işte o muhteşem şarkı, hele Halil Bey söyledi mi bir başka güzel geliyor kulağıma melodiler ve sözleri. Esat mangalın başına geçmiş, belli ki yine kendine özgü birçok çeşit sunacak bu geceye özel, kendisi Bolu'dan, oranının havasından mıdır, suyundan mıdır, anlamak mümkün değil, ellerinden lezzet fışkırıyor neredeyse. Bir sebzeli mangal çeşidi yapıyor, ben hayatımda görmedim böylesi bir lezzet üretimini.

Yıldızlar gökyüzünde, bizler yeryüzünde yelkenleri fora yaptık, mutlu anların yaşandığı dakikalara ve saatlere, uzandık hep birlikte. Kapıdan girer girmez o muhteşem sevgi sıcaklığını hissediyor insan, sevdiklerini bir arada görünce, mutlu olmak bu olsa gerek diye düşünüyor ister istemez. Ben muhteşem altılı diyorum onlara, yanlarındayken dünyayı kaldırıp bir kenara bırakıyor o muhteşem sohbetin içinde kaybolup gidiyorsunuz. Kahkaha, gırgır, şamata ve muhabbet bitmek bilmiyor, biri bitmeden bir yenisi daha başlıyor sohbetin.

Zamanın avuçlarından kayıp gidişini hissettiğin zaman üzülüyor insan, bir gün dostlardan ayrılacağını düşününce. Hele bir ara 'eski dostlar' çalınmaya başlayınca buğulanıveriyor gözleriniz ister istemez. Semra kitap kurdu, bir taraftan salata doğruyor bir taraftan da son bulduğu şiir kitabından bahsediyor, Nejla İnce'nin bir kitabı ' Sevdiğini şimdi söyle' isimli, okudu birkaç sayfa, aldım elinden, biraz da ben göz attım. Sevgiyle dolu bir kitap, gerçekten çok hoşuma gitti, bana hediye etti sağ olsun, bir şiirini yazımın sonunda sizlerle paylaşmak istiyorum, umarım beğenirsiniz.

Mustafa dersen o başka bir dünya, Cem Yılmaz sıfır kalır yanında, öyle yazılmış ve senaryolaşmış türden değil yaptıkları ve konuştukları, kelimeler cebinde değil, hepsi aklında yazılı ve dilediği zaman şak diye çıkartıp atıveriyor ortalığa. Tuğba'nın bir gülüşü var ki sormayın, gülmemek için ağzınıza kilit vursalar, dudaklarınızın patlamasını göze alır, yine de eşlik edersiniz, hayat dolu, sevecen, mutlu olmanın her yolunu deneyen ve mutlu olmayı başaran bir insan. Mustafa'ya Refik de eşlik ediyor Karadeniz fıkralarıyla, gülmekten insanın çenesi düşecek yerlere. En sonunda, arkadaşlar, çekin şunların fişini de sussunlar, yoksa sokaktan geçenler ve komşular bizi şikayet edecekler dedim. Neyse ki araya Halil Bey şarkılarıyla girişler yapıyor da, bizimkiler romantikleşip biraz mola veriyorlar.

Yoksa millet bizi deli sanacak.

Geceyi saat dört gibi kapatabildik, kalkalım dedikten yaklaşık iki saat sonra, yani haydi denildiği zaman, iki saat sonrayı düşünmek gerektiğini anladım yine. Sanki, yarın tekrar istediğimizde, görüşemeyecekmiş gibi ayrıldık dostlarımızla. Orada olan herkesin bildiği bir gerçek var, insanoğlunun, değil yarını, bir dakika sonrasının bile ne olacağı meçhul. Herkes bir matem havasında ayrıldı geceden, tekrar sözleştik, en kısa zamanda birlikte olup yeni geceleri, yeni gülücüklerle ve sohbetlerle renklendirmeye.

Güzel ve unutulmaz bir geceydi ve hayatımın en anlamlı gecelerinden birisi olarak yazdım gönül defterime. İnsan düşündüğü zaman, dostlarının varlığına bile şükretmek yeterli diyor kendi kendine, zaten hayat denen yaşam oyunu, onlar olmasa ne diye çekilsin ki, dostlarım iyi ki varsınız, ömrünüz uzun olsun...


Yukarıda bahsettiğim şiir kitabından, tam bir sevgi, öyle yarım yamalak değil, içten ve samimice...

Bakmaya doyamadığım
Rengarenk cam bilyeler gibi
Dökülür saçılır dağılır
toplayamam

Makas artığı
Kırpıntı kumaşlar gibi duygular
Lime lime ama
Atmaya kıyamam

Başımı koyduğum
Kuş tüyü yastıklar
Taş olur diken olur
Uyuyamam

Bana sevdiğini
Şimdi fısıldayarak söyle
Musallada haykırsan da
Duyamam...

22 Mart 2010 4-5 dakika 95 denemesi var.
Yorumlar