Üretim Araçları Pahalanırsa Çiftçi Vazgeçer
Dünya nüfusu arttıkça beslenmenin değeri artmaktadır. Planlı ve doğru tarım ürün israfını önler. Üretim araçlarının fiyatının artmaması üreticiyi teşvik eder.
Birçok haberim ve makalemde gübre, akaryakıt, ilaç, saman, yem vb giderlerin çiftçiyi üreticiyi zor durumda bıraktığına değinmiştim. Bu girdilere her değindiğimden sonraki zaman aralığında bir daha baktığımda ilk değindim günden daha kötüye doğru gittiğini gördüğümde çiftçi adına üzülüyorum. Bu sefer bu girdilere değinmeyeceğim.
Neye değineceksin dediğinizi duyar gibiyim. Önce bir tespit yapacağım sonra konunun özüne ineceğim.
Dedemin dedesinin dedesi Hacı Abdil Antalya Serik sınırları içinde doğusu köprü çayı batısı Serik Akçaalan, güneyi taşgeçit pürçüklü mezar gürdekli taş, kuzeyi Akkuyu Küçük Belkıs beleni arasını sahil yurdu olarak satın almış. Bu arazinin içinde şimdi Serik’in yarısı ve birçok köy yerleşimi bulunuyor.
Konya Akşehir sınırları içinde Azarı çiftliğini yaz yurdu olarak satın almış Şimdi Azarının içinde 7 tane köy kuruluymuş. Yaz yurdu olan Azarı çiftliğine 93 harbinde Balkanlar ve Kırımdan gelen göçmenler yerleştirilmiş. Çocuklarına karşılığı ödenmemiş. Sahil yurdunu ise çocukları satmışlar.
Dedemin babasının akranları yirmi beş aile birleşip 1932 yılında şimdiki yerleştiğimiz Isparta Gedikli köyünün dağı ile birlikte arazisini satın almışlar. Dedem ise babamın da sıkıştırmasıyla öderiz demesiyle 1960’lı yıllarda Isparta Şarkîkaraağaç Sürütme çiftliğinden 35 dekar kadar arazi satın almış.
Dedeme babasında düşen ve dedemin satın aldığı arazi çocukları arasında bölüştürülürse 9 dönüm kadar eder. Babam vefat etti bize düşen araziyi 3’e bölmemiz gerekiyormuş. Bana düşecek olan bir buçuk dönümü 20 km kadar uzakta kalan 1,5 dönümü köyümde. Devlet araziyi böldürmeyeceğiz dediği için bölüşüp tapusunu almakta imkânsız. Tapun üzerine olmadığı için destekleme meselesini de unut. Bu konu ayrı bir yazının konusu deyip konumuza dönelim.
Çiftçilik yapmak için araziye istenen fiyatlara göz attığınızda bu paralara arazi alıp çiftçiliğe girişmek hayal gibi duruyor. Araziyi alacak parası olsa çiftçilik donanımına bir o kadar para lazım. İnsanlar arsa ve araziyi yatırım aracı olarak seçtiği için arazi fiyatları sürekli yukarı eğilimli oluyor. Yatırımı fabrika ve ekonomiye katkı sağlayacak araçlara yöneltseler ülkemizin kalkınmasına destek olacaklar. Çiftçi kolayca arazi sahibi olacak.
Bir aile çiftçi sınıfının oluşamaması ise ayrı bir sorun. Zengin arazisine arazi katıp mevsimlik işçi ile çiftçiliği daha zengin olma hevesi ile yapıyor. Bu sene ne para ettiyse seneye onu ekiyor satılamayıp israf olup giden ürünlere yazık oluyor. Tarlada çalışacak işçi bulamazsın yılda zenginin birkaç haftalık işi yerine garanti bir işe bakar insanlar. Çiftçilik küçük aile çiftçiliği olursa kendi tarlasında çocuklarıyla üretim yapar. Bir taraftan şehirdeki boş insan kalabalığından kurtulup ülkesi için üreten tarım ordusuna sahip oluruz. Boşalan köylerimiz tekrardan canlanır.
Tarım bir ülkeyi ayakta tutan yegane kuvvettir. Bunun için devlet sağlam bir tarım politikası olması gerekir. Bundan kırk sene önce devlet çiftçiye destekleme alımı yapardı bunu kaldırdılar. Köyden kente göçü önleyemeyince çiftçilik de genellikle yaşlı insanlara kaldı. Petrol denilen varlığın dünyada belli bir rezervi var, hakeza kömür, demirde öyle ancak toprak ananın verdiği hiç bitmez. Tarımı mutlaka yerli ve milli imkanlar ile yapmalıyız. Milli bir tarım politikamız olmalı... Kutlarım güzel bir yazıydı...