Üstel Bakışla Bir Uygarlık 12
Her hangi bir inanç da, bir sınırlama kurallılığını ortaya koyar olması ile çalışırdır. Bu hal, inançların sosyal bünye içinde, yazılımsal bir işleyiş sosyalite kazanır olmasıdırlar. Bu da, halkın anlayış birliği içinde birbiri ile iletişme aitleştirilmesidir. Tüm inançlar bu krıterleri taşırlar. Değilse tek bir inanççı görüşünün, bunları taşır olduğunu söyleyerek, asla o inancın doğru olduğunu belirtmek değildir.
Siz, yazılımı daima günceller ve kullanım zafiyetlerini hep formatlarsınız. Bu bağlamla, özel inanç anlayışları, bu; araçsal formatlanır olma somut belirteçi yerine; tek doğru olmasını söyleyerekten formatlanmasını reddedecektir. Böylece kendi maksadını ve kendisini aitleştirme sistemi içine; ajan kışkırtıcı olarak monte edecektir. Böylesi inançsal anlayışlar, güncelleştirmeyi ve formatlanmayı kabul etmeyerek, egemenlikçi olurlar. Ve bunlar inanç olmaktan öte çıkar çevreleri marifetli, bağnaz tutumlar olaraktan belirmektedirler.
Emeviler, bu avantajı en iyi kullanıp, oligarşik sömürücü bir siyasi dönemi yaşadılar. Bir elinde moral değerleri olarak Kuran'ın dinsel önderliği vardı. Diğer yandan konjonktürün nesnel ilişkileniş siyasi önderliği vardı. Konjonktürü, minik minik okuyan yeteneklerin meyvelerini, Abbasiler toplayacaktı. Abbasiler bu minik türbülansları doğru okuyacaktı. Bu türbülanslar, Abbasi döneminin ?bilinci' olarak okunup, başarılarının süreçleşmesine yardımcı olacaklardı.
Aslında Emeviler, Arap fatihlerin savaş gücünü iyi biçimde kullanırken, kendi yıkımının da en ufakça adımını da atmış oluyordular. Bu ufacık salınım türbülanslı adım, zaman içinde büyüyüp, faylaşmasını yapacaktı. Bu faylaşmanın faz hareketi depremini ise Eba Müslim Horasani hareketini yaratarak gerçeğe dönüştürecekti. Bu ufacık çelişki, yeni dönemin yapısı olacak , Abbasileri ortaya koyacaktı.
Yani faylaşma Abbasileri tarih sahnesine çıkaracaktı. Elbette öznel ve idealist metafizik düşünürlü tarihçiler, bunu bir soy, bir moral değerin (kurani oluşun)başarısı olarak okuyup, gerçek gelişmeleri gizleyecekti. Ya da böylesi bir sabit düşünme ile gerçeği göremeyip kendi öznelliklerini yutturacaktılar. Örneğin, bu islami disiplin içindeki gelişmenin içinde Kuran'ı olmayan; ateşperest kültler, Hıristiyan ve Yahudi kültler; Şamanist Türk kültleri; gibi bir çok imparatorluk unsurlarının karşılıklı etkileşen moral değerleri vardı.
Bu bileşke moral değerler ile üretilen toplumsal ilişkilenişler içinde ittifakların ve emek gücü üretimlerin, etkin olup olmadığı gibi bir durumun muhasebesini yapmamışlardır. Bu gözden geçirmemezlik, gerçekleri gözden gizleyişle son bulmuştur. Yani nesnel tarih, yarım yamalak anlatışla, bunları dışta kılıp, akıl prangalaşacaktı. Tarih, kendi nesnellik sürecinden çıkarılacaktı.
Emevilerin sonunu getirecek minik adım neydi? Arap fatihlerin savaş gücü başarılı olurken, savaşçı Arap nüfusla, Araplar üstün ve ayrıcalıklı egemen bir ırk oluyordular! Diğer halklar bir aşağılanma olarak 'mevali' diye belirtiliyordular. Bunun karşı bir bilinç ve güç olarak birikip süreçleşmesi elbet zaman alacaktı. Bu aşağılanış hınçı, güncel toplumun üretim gerçeği olan feodal egemenlerin ve emek güçlerinin, aşağılanmaya karşı oluşlarını biledi. Bu bileniş, baş kaldırış direncini biriktiriyordu. Zaman büyük depreme doğru akıyordu.
Mevalilik, o günün toplum koşullarının, moral değerlerine ve ulusçuluk anlayışlarına karşı oluşla halkı bileyip, dinamitleyen bir ayrımcı bomba, silahtı. Mevalilik zımnen Müslüman olmamayı da içeriyordu. Çünkü Müslüman olmayan, Arap'lara da mevaliden kişidir denebiliyordu. Mevali asıl olarak Arap olmayan, aşağı tabaka insan demekti. Bu ayrışır olmanın ve bilinç biriktirmenin birinci temel yanlardan birisidir.
Mevali ayrıştırması, Abbasiler için olumlu olacak bir zaman saatinin çalışması yanında, Emeviler için de olumsuz olacak zaman saatinin bir yana doğru kayan ve yapıyı anarşik olarak bozmaya çalışan, karşı dalgasına, minik bir örnekti.
İkinci olaraktan da, bu ırkçı yapı içindeki olumlu yan şudur; Emeviler yerel egemenlerle ittifak yaptılar. Yönetimde, o yere ait, yerel moral değer ve üretim ilişkileşmesi tecrübeci anlayışları olan kurum ve kuralları, İslami dinsel önderlikle birlikte kullanmayı başardılar. Bu farklı anlayışların girişmesini öngören ufacık bir dinsel önderlikten (bağnazlıktan) sapan iyi bir nesnel adım, moral değerler (inançlar) bakımından olumsuz görüldü. Ama toplumsal gelişme ve uygarlık açısından çok olumlu ve gerçekçiydi. Kendileri için önemsiz minicik adımı attılar. Çünkü bu minicik akılcı ve toplumsal kararlar, geleceğin refah yapısını oluşturacaktı. Bu adım, farklı ulusların ve konjonktürün üretim yapısının verimlilikle, bir arada tutuluşunu sağlayacaktır.
Bu yönetime değin tek doğrucu anlayıştan sapışla kazanılanlardan birisi bürokrasi anlayışıydı. Ki bu bürokrasi asıl sistemin temelidir. Kan dolaşım ağıdır. İslam devletinde hemen hemen hiç olmayan ve mevcut hali ile de, çok cılız ve işlevsiz kalan Arap bürokrasisinin, tamamen reorganizesidir. Şimdiki AB standartlarına dönüşmesi ne ise bu da onun gibi çok temel bir durumdur. Bürokrasi tamamen Sasani bürokrasi anlayışına kaydırıldı. Düzenleme tamamen, İran'ın deney birikimli, feodal köklü, tarihi gelenekli, devlet yapısının uhdesine bırakıldı. Bu aynı zamanda da şu demektir.
Eğer bürokrasiyi düzenleme olayını, idealist metafizik anlayışlı, öznel tarihçi öğretilerin kendi moral değerleri açısında okunacaksa, çuvallarız! Çünkü bu düzenleme islamın karşı olduğu, ateş gede, ateşperest kültün anlayış ve kültürüdür! Daha doğrusu putperestlerin âdetidir. Kendisini salt sayan kibirin yetmez oluşudur. Oysa inanç kibiri kaldırmaz. Öznelci bakışa göre Putperestlerin deneyimidir bunlar! Tarihi gelişme asla böyle düşünmüyor olacak ki bu adımı atmıştır. İyi ki bu adım atılmıştı. Değilse imparatorluk var olamazdı.
Konum, tüm tarihi olayları ortaya koymak değil. Genel bir tarih bilinci edinmek. Tarihi, ön yargılardan arındırmak. Tarihe kendi dinamiği içinde, kendi güzelliği ile bakabilmektir. Bir örnek daha vereyim, Devlet gelirlerini düzenli sağlamak için, beytül malin yanına yine feodal düzenin ve Sasani ateş gede putperestlerinin bir uygulaması olan, mali dirliğin konuluşudur. Ve gelirleri ikisinin birlikte sağlar oluşudurlar. Yani beytül malin inanca taallük eden gelişmez oluş sınırlılığı, dirlik anlayışı ile aşılmıştır.
Sürecek