Üstel Bakışla Bir Uygarlık 16
M.S. 6. yüzyılda orta doğu konjonktürü feodal ideolojilidir. Yani her tür ideolojinin gelip dayandığı ve düğümlendiği nokta, köle ve köle emeği ilişkilenmmesinin paylaşımı üzerine çıkış yolu bulup, kurumlanıp, kurallaşmıştır. Tüm doğru ve eğri olan ahlaki kavramlar köle emeğinden pay alma üzerine oturtulmuştur. Ve dini inançlarda zorunlu olarak feodal ideolojinin dinsel yapılaştığı bir siyasi politik durumdur. Bunu en somutu Hıristiyan dini ve Sasani dini olan mazdeki inanç yapıları, teokrasi olarak çoktan devlet ve imparatorlukların ideolojisi olmuşlardı.
O zamanlarda da, günümüzde de, çeşitli sınıflar ve toplumsal tabakalar, çıkarlarını dinsel inançlarla formüle(ideolojize) ediyorlardı. Daha önceden de belirtildiği gibi inançlar çeşitli yaşam ilişkilerini halka benimseten, halkı o yaşam ilişkisine göre aitleştiren meşruiyetlik olan, bir formüle ideolojidirler. O düzlemdeki sınıf çıkarlarının sağlanmasını da formüle eden iyi bir uygulayıştırlar.
Günceliniz köle emeğine dayalı ise dinlerle köle emeğine meşrulaşır. Günceliniz feodalizm ise, dinler feodal ahlakı meşru kılar açık köleliği olumsuzlar. Sistem kapitalizmse, kârı över, yatırımı över, emekçiye sabır ve itidali telkin eder. Bu da o düzlemin dalgalanmasını aza indirmenin olağan ve demokrasi içinde güncellendikçe iyi bir gayretidir.
Bedevi yapının bir kısmı Mekke'de yerleşik hayata geçerek kervan ticareti yapan bir toplumsal yapıyı çoktan ortaya koymuştu. Bu toplumsal yapı bedevi kabile ilişki ittifak ve aidileşeme ideolojisinden kopuşun çözülmesini de gündeme getirmişti. Kişiyi bir grup aidi yapan, halk içindeki kutsal totem sıfatları, zorunlu bir birleşme ile tekilci bir aitleştirme işine başlamıştı. Arapistan içinde, tekçi anlayışlı yapı; diğer totem sıfatlarla birleşmesini yapmaya ve kısmen tekleşen Tanrı sıralamasına çoktan girmiş oluyordu.
Arap yarımadasının ayrı ayrı olan etnikçi kabile ilişkisi, o dönemin çok tanrılı anlayışına denk düşüyordu. Tekli yapı algılaması çoktan ortaya çıkmıştı. Ancak bunun nesnel ve sosyal şartlarını olgulayacak kıvılcımın başlatılması gerkiyordu. Ve pek çok kıvılcımlayıcılar da devreye girmişti. Bu durumun bir çok kadın ve erkek belletenleri ortaya çıkmıştı. Bu çok tanrılı yapı içinde her kabilenin kendi aitileştirmesini baş Tanrı kılıcı gayretlerine giriliyordu.
Bu yüzden uzlaşma olmuyordu. Bu çoklaşan yapı içi Tanrı anlayışı, kendi içinin zorunlu bir yansıması olarak, tekleşen bir sıralama Tanrı anlayışına belletenler aracılığı ile durumlar tesbiti olaraktan, çoktan yönenilmişti. Arap aşiret yapısı da, zaten bunların bir arada bir derede kalışçı tavırlarını gösteren yaşam içindeydiler. Arap aşiretleri ve Arap dünyasının dış konjonktörü de Arap'ı öngören çözülme ve birleşme içine süreçleştirmişti.
Tekleşen Hübel, Lat, Menat gibi yeni birleşen aidileştirme anlayışları, kabileler ittifaklık bütününü yansıtan bir birleşme olduğu gibi, bu; aynı zamanda da, birleşen büyük grup yapıların iç rekabetini de gösteren gruplaşma çekişmesidir de. Bu çekişme bir tek yönü gösteriyordu. Bir merkezi otoritenin aciliyetini gösteriyordu. Merkezi otoritenin meşruiyetleştiren, aidileştiren otoritenin bağlayıcılığını sağlamayı gösteriyordu.
Bu yeni oluşma, hangi kabilenin; eş deyişle hangi kabile toteminin kutsal kılınıp aitleştiren figür Tanrı tekliğinde birleştirilecekti? Şartlar iyice olgunlaşmış, adeta şöyle bir fiske vuruşu; gerekli kılıyordu. Bu da şartları en iyi okuyup, duruma göre en iyi kararı alanın etrafında şöyle yada böyle duygusal seçimlenmesiyle olacaktı. Ses doğru çıkıyordu ama seçimleşme rengi başka idi.
Arab'ın çoban hünerli yapısı ve çapul hünerli yapısı yanında, kısmen tekleşmiş yerleşik grup kabile yapısı da vardı. Bunlar, Hicaz, Taif, Mekke, Medine gibi yerlerdeki tarım vadileri içinde, yerleşik yapılarıyla da, aynı çözülme ve yeni bir merkezi otoriter bir yapının, yapılaşmasına gereksinme duyuyordu. Merkezi otoritede meşrulaşır olabilmenin uygun zemin ve çelişkilerini hanidir taşımaktadır. Ortam okunup ele alınacak, önder bir büyüleyici özellikli kişilik aranmaktadır. Şartlar gereksinimi ne edip edip bir şekilde dolduracaktı. Toplum gibi, sosyoloji de, boşluk kaldırmazdı.
Bu şu demek; çok tanrılı yapının varlığı, hala kabile ilişkilerinin rekabetçi sürer olmasıyla vardır. Her yenileşme tarih boyunca bir sınıf iktidarını kurmayı amaçlamıştır. Ama bunu yapmak içinde, halkı yanınıza almak zorunluluğu vardır. Halkı yanınıza almanın tek yolu da, onu ideoloji (din-inanç) olarak etkileyip yönlendirmenizdir. Bunun yolu da, kendinizi sizden önce var olan geleneksel anlayışlarla ve bu anlayışların ideologları ile buluşturup, meşru kılmak olacaktır. Soyunuzu dahi, bu kimliklere yaslamak, size bir yaptırım otoriteliği sağlatacaktır.
Bu, kendisinden önceki hazırlıkları değerlendirecek, deha ve karizmatik devrimci kişilik, aristokrat kimlik, diğer başkaları gibi süreçle kendisini adım adım olgunlaştırmıştı. Söz gelmi yemenli Rahman, Yemameli Reccal, Müseylime gibi bir çok ahlakçı sofistler tarih sahnesinde belirmişlerdi. Kadroları oluşturmalıydı. Artık Arap sosyolojik coğrafyası güncellenmeliydi. Güncellenmenin formatı ayan beyan olmuştu. İş bunu eyleme dökmenin pratikliğine gelmişti.
Politikalar ve ideolojiler çok gerçekçi ve konjonktür coğrafyasının sosyolojik yapılanması ile belirleniyordu. Birinci temel sart, bedevi kitleleri kazanmaktı. Bu çok güçlü bir koza oynamaktı. Çünkü bedevi yaşamı demek, çetin şartların savaşçı ve ölümüne sadakatli kimlikleri idi. Bu bedevilerin kervan vurma becerilerini de, yeni yapının finansmanına dönüştüren, bir deha koyuştur.
Bunu sağlamanın yolu da bedevi ananelerine sahip görünerek, onları kazanıp, bedevi anlayışını yeni yapının içinde, yeni ilişki çıkarı içinde, yeni anlayışla; zamanla sindirterek dönüştürmekti. Bu deha ve büyüleyici akli özellik, şunu da çok iyi biliyordu. Yüklendiği misyonun ihsası: bedevi ananesine sahip çıkaraktan da, istediği gibi bir devrimsel yenileşmenin olmayacağını da etüt etmişti. Mekke merkezli bir otoritenin kurulamayacağını çok iyi biliyordu. Aksine, hiç tasvip etmediği eski çatışmacı kabile yapının çatışmasını, daha da şiddetlendireceği açıktır. Bu da hareketin keskin temel şartlarından olan olayın ikinci bir yanıydı.
Bu çok yerinde tesbiti tutumlaşışlar, yapının biraz sonraki gelişecek olan sürecinde, bir göçebe bedevi vur kaçı olan yeteneklilik enerjisini, Arap coğrafyasını feth etmenin olanağını da kazanışının başarısı olacaktı. Bu da yeni yapının oluşmasında katkın olacak savaşçı güç yeni yapının sağlayacağı üçüncü temel yanı olacaktı.
Sürecek