Üstel Bakışla Bir Uygarlık 2

Her yeni olgu, kendisinden önceki verili sunumlara, ayağını basmak zorundadır. Bağıntılı süreçler hem sizden öncedir ve hem sizinledirler. Sizden önce, bir çevrede, bir ikilim koşuluyla varlardı. Yine bir sos yo kültür miraslarıyla ve ilişkileştiği sosyal gruplarıyla varlardılar. Bunlarla kopmazcasına bağlar kurulmuşlardı.

İşte sizle de, o bağların referansı sürecektir. Siz ondan kısmen başkasınız ama hepten de, ondan ayrı değilsinizdir. Hep kazancı, zarardan ayıklayacak. Kazançla durumunu geliştirip, zenginleştirecek. Zenginliğini sürdürür oluşla, kendi aktarımını yapacaktır. Gerekli aktarmasını yapmış olan bir gelişme olaraktan ölecek ve aktardığı ile de ileriye doğru akacaktır.

Bugünkü toplum şartlarımız, bizden önceki İstiklal Savaşı şartları ile olgulaştırılmıştır. Bu nedenledir ki zorunlu oluşla kurtuluş savaşı olgu ve olgulaşmalarından birçok yan ve temeller taşırız. Kurtuluş Savaşı öncemiz de, kendisinden önceki Birinci Dünya Savaşının Koşuludurlar. Ve Osmanlı günlerinden kalma zamanların ve daha öncelerinin, olgu olay ve süreçlerinin; güne denk düşen aşamacı olgulaşmalarının, yeni olanla girişir olan berdevamıdırlar.

Ayağınızı bastığınız yapıyı ve malzemeyi bilemezseniz; yapıyı iç sinip benimseyemezsiniz. Yapıyı gereği gibi değerlendirip, sürdüremezsiniz. Hayaller fışkırtırsınız ve süreç tam bir bilinmezliğin karmaşık olan, tabusuna dönüşür. Artık yapı, taşlanmaya müsait olacak sırça saraya dönüşür.

Toplumlar hızla ve zamanın yönü ile paralel olaraktan ileri akarlar. Her şey gibi sosyolojik birimler de, kendi kararlı durumlarında kalmak isterler. Ne var ki toplum sosyal yapıyı adeta sürükler. Böyle bir girişmelerle sosyal yapılar, kendi temellerindeki aktif ve in aktiflik çelişmelerin de bir yansımasıdırlar.

Ve sosyolojik yapılar, kendi alışma tutumları içinde hep, daima kendilerini güvencede hisseder oluşlarından dolayı, var olan yapıları savunup, o yapıyı hep sürdürmek isteyecektirler. Sosyal yaşamın, gelişmeye karşı oluşan dirençlerinin bazı nedenleri, bunadırlar. Etnik yapılar aşırı iç sürtüşmelerinden ötürü gericidirler, direnç koyup gerileşirler. Sosyal yapıların yine, söz gelimi diğer bir iç nedeni de, egemenci işbirlikli, çıkar odaklı; oligarşi dirençlerinden ötürü de bu karşı konuşlar oluşur.

Etnik yapılar da tutumlarını, dayanışma birlikleri ile halka aktarıyordular. Toplumun değişmesi ile sosyolojideki, bu değişmeye karşı oluşan dirençlerin de kırılması, mutlaka gerekiyordu. İşte sosyal yapı içindeki bu direnci kırma işini, tarihi süreçler içinde, dinsel inançların; belletici, ya da peygamber, veya öğretici; dedikleri, sosyal ahlakçıları, üslenmişlerdi.

Sürecek

22 Ağustos 2010 2-3 dakika 1084 denemesi var.
Yorumlar